Hepimiz
Âdem’in çocuklarıyız
Usulca büyüyoruz / uzuyor saçlarımız
Dolanırız cadde başlarına amansız
Gün kasvetinden kaçarcasına
Yarışır ıslıklarımız.
Burcum Tamara!
Maviliğe çivili bir hisarda serinliğine kandım,
Yapayalnız bir elifin kutsallığıyla düşerine uzandım;
Bilir misin sensiz kaç kızıllığa uzandım?
Ağrıyan yarana araratça yaslanıp
Kaç bucağa yazdım gece ayazını.
ve / ağacın yaşlı gövdesinden süzen
iki damla gözyaşıdır
Zekeriya.
hû..
Ölüm gelince anlarız
Annem
kardelen çiçeği sanıp
bir kış ortasında doğurmuş beni,
ama hesaba katmamış ilk gelecek baharda
öleceğimi.
İri çakıl tanelerine ve toz bulutlarına inat
güz kuşlarının uçtuğu diyarları hep mekan tutsam,
sevgilim, sana bir kır şiiri hediye etsem
saçlarını papatya kokularına sarsam.
denize akan ırmak gibi, hep sana yol alsam..
Sesin,
Göğü dolduran kuşkanadı
rüzgârı peşleyen.
adak bağlanmış iskele ıssızlığında bir çift bakış.
Mecnun’un yüreğine akan çöl ırmağı.
Hangi suda yüz yıkandığını bilmeyen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!