Yorgunum yaşlanmış çınar gibi yorgunum
Yıllanmış şarap gibi yorgunum
Kalmadı gururum gözü yaşlı umudum
Vurgunum yalancı bir esmere vurgunum
Bilmem onun neyine tutkunum
İsyanım belki sonum belki tek umudum
Bir Gözyaşı kadar ufaktır,
gideni bekleyenin umutları.
Ve bir buz dağı kadar serin olur,
ayrılığın ilk geceleri.
Buz tutsada vücudun
yakar kavurur içini yanardağların....
Bir sokak lambası altında
Uyuya kalmışım soğukta
Bir kedi gelmiş sinmiş yanıma
Ellerim bıçaklanmış yüzüm hissetmiyor
Ve artık hiç birşey ısıtmıyor içimi
Ne bir cümle ederler,
ne gözyaşını silerler..
bir başkası uğruna onlar hemen giderler...
fahişedir gönülleri,
oyundur her işleri....
elimi uzatıyorum sana,
korkuyorum.
biliyorum parmak izlerimin silineceğini teninden,
uçup gidecekler nemli nemli.
sadece bir imge kalacak benden sana.
gidenin her zaman dönme ihtimali vardır derler;
Bugün seni ayrılığa veriyorum,
bir bir içimden söküyorum sana adadığım o pembe düşlerimi...
Bugün seni gözyaşımla gömüyorum,
sensiz yazdığım şiirlerin en ücra köşelerine...
Bugün gecelere katıyorum seni ve anılarımızı...
vakit gece yarısını bulduğunda bir silah sesi duydu kulaklarım, canımdan can çıktı o vakit,kıp kırmızı oldu gözlerim
ardı ardına kaydı yıldızlarım, hiç beklemediğim bir anda içimde çatışmalar çıktı güzelim. serseri bir kurşun sesinden sonra,
senin uğruna geç kalınmış bir savaşa girildi, hırçınca seni seven kalbime saldırdı beynim,hücrelerim,
senli duşuncelerimi işgal etti sensiz geçen cümlelerim...
dışarda süt liman sessizlik varken
sol yanımdan çığlık çığlık sensizlik akıyordu..
nice insanlar gördüm ben;
gözlerinden çağresizlik akan,
bir okadar şereflice sokaklarda yatan
ve nicelerini gördüm
dostu ugruna canını ortaya koyan.
namertliğe çelme takan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!