O kadar güzelsin ki zeytin gözlüm
Seni gören çiçekler hasedinden soluyor
Seni gören yapraklar ağacı terkediyor
Seni gören balıklar karaya vuruyor
Bitmez derler gül ile bülbülün aşkı ama
Seni gören bülbül gülü tanımıyor
Yine ölümlerden geçtim karanlık sokaklarda
Sokak lambalarının dibinden pencereni gözledim
Bir çift kurşuna hedef olmak mutluluk
Bekledim bir ömre bin ömür sığdırarak
Kar yağdı, yağmur yağdı, güneş attı
Rüzgâr
Geri dönüp haber veren yok ki
Belki huzur toprak altında
Belki de sesleniyordur bize
Öldürüp göndermeyin buraya
Huzuru bulmuşken nihayet
Ayıbınızı hatırlatmayın bir daha
Pişman sevdiğim pişman
Leyla'yı seven mecnun pişman
Güle öten bülbül pişman
Denize akan nehir pişman
Güne doğan güneş pişman
Geceye doğan ay pişman
Sana kalsın bu deniz bu gökyüzü
Ne kadar incin varsa sana kalsın
Mavi önlüğün ve beyaz eşarbın
Öldüren bakışların sana kalsın
Göçmen kuşlar geçince gel dersin
Sen beni zindandan çeken elsin
Saçlarınla çevrili cennet bahçesinde
Beni gözleriyle kollayan sensin
Sen beni ruhumdan saran elsin
Çürüyüp gitse şu emanet bedenim
Ruhumu ruhuna katar bir edersin
Çiçeğim
Sen gülmeyince gülmüyor dünya
Dalgalar boğmak istiyor beni
Martılar şahin olup avlamak
Korkuyorum ağaça yaslanmaya
Kollarımdan dal yapmak istiyor
Sen sevdadan anlarsın gül yüzlü
Gülüşünle kanatlanıyorsa bir kalp
Beyaz bulutlardan seke seke ilerleyip
Bahar yağmuruyla toprağa düşüyorsa
Bir goncanın tohumuna katarak canını
Kan kırmızı yaprakların boyası olarak
Sanma geceden sabaha uyuyorum
Bir anlık yokluğunda bile ölüyorum
Sensiz dünyadan göçeyim derken
Burdayım dediğini duyup dönüyorum
Selma, can yoldaşım, hayat arkadaşım
Duyuyorum kornaları, cıvıltıları
Pazar esnafının bağırtılarını
Çocuk gülüşlerini, çingene kahkahalarını
Genç aşıkların titrek fısıltılarını
Yeni doğan bebeklerin ağlayışlarını
Ama bir sessizlik var duyamadığım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!