Sen yazmayı arzuluyor kalemim
Senden kalanları, sensiz şekilde
Birbiri ardına yazılan her satırda
Senin parlaklığın sarıyor
Mürekkebin her damlasını
Bir'in serin ve kuytu yalnızlığını
Aşk denilen şey çok derin mevzu
Şeker gibi gel dökül çayıma
Ben dertli çoban, sen körpe kuzu
Kurtlar düşürmez seni payıma.
Yüreğimin meltemi hep senden eser
Gün batar, parlar gökte aydın düşler,
Ne yıldızlar düşer gökten başına,
Yine bana zehir oldu gülüşler,
Aşktır bu bakmaz gözünün yaşına.
Hüzündür sevene en çok yakışan,
Sessiz çığlıklarla haykırdım seni,
Aşırı sakin bir sinir kriziyle...
Tatlı bir azap veriyordu gülüşün,
Çok güzel bir çirkindin ruhunun iziyle.
Sımsıcak bir buz öpücüğü tamamıyla..
Bu bir büyü değil, sadece his
Kalbim aratmıyor çölü
Ruhum kuru, beden ölü
İstemem ki ben Eylül'ü
Dökeceğim yaprak mı var ?
Aşk diye de yanılır insan bazen
Sevdalar bilirim, laftan ibaret
Bir heves uğruna yanında gezen
Dergâh-ı mânâda koftan ibaret
Umuda sarılır, düşler de insan
Ne kuru tarlayım, ne yeşil bostan
Ruhumun aksini gör de öyle gel
Bir yanım masaldır, bir yanım destan
Şiire dilini sür de öyle gel.
Hevese kapılıp yürüme önden
Hâl-i aşk içre ele rüsva oldum
Mecnun'u, Ferhat'ı boşa yazmışlar
Aşkımla perişan ol dedin oldum
Yanağında bana mezar kazmışlar.
Yar uğruna nice dertle yanmışım
Öyle bir beden ki sanarsın asil,
Ruhunu bir görsen avamdan beter,
Güzellik ardında gizli bir tesil,
Bir gülüşe kandım, zehrinden beter.
Üzülürüm de gözümden yaş akmaz
Verem eder bunca cefan
Gözlerinden aşk bulaşır
Saçlarında kızıl tufan
Ocaklara incir taşır.
Neye kandım, ah bu kader
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!