Talihsizliklerle dolu bir çocukluğun bıraktığı travmaları yazarak aşmayı, ruhundaki yaraları manâ ile sarmayı ve şiirle hayata tutunmayı başarmış biri desek kâfi.
Yine devirdim dört uykusuz gece, akmıyor gözden bir damla, gülümsüyorum ecele. Gitmek istemem ben Cennet'e, Nûr-i Cemâl'e olmak varken pervane, ya Rabb nasip eyle. Sekar nârında kavurulsun bedenim önce, pakla Dünya kirinden ve temizle Kevser'le. Seni görmek için neyleyim, neleri feda edeyim söyle, görmeden geçen her anım hasret nârıyla işkence.
Bu gece de uyuyamıyorum, bahşedilen vasıfa layık insan olamıyorum. Ruhum Hakk a mahcup, ölüm korkusuyla yatamıyorum. Tercümesi olmayan hisler, kan çökmüş ve çevresi kararmış gözlerle tavana bakıyorum. Anlık ürpertilerin karşı konulmaz ağırlığından ruhumu sakınamıyorum. Üşümeye başladım ama derim sanki kavruluyor, aklıma ölümü düşünüyor ve titremeye başlıyorum. Kalbim hızlanıyor ve ritimsiz atmaya başlıyor, galiba birşeyler heceliyor. Dinliyorum, anlamaya çalışıyorum ama olmuyor, idrak edemiyorum. Düşünüyorum, anılara ve kitaplara bakıyorum ama yok, manâ veremiyorum. Geriye kabul etmek istemediğim tek gerçek kalıyor, ruh bedeni terk etmek istiyor. Gönül kapısını zorluyor, bu Dünya da kalmak için sebep soruyor...
Doğmamış güne seslenesim var, bence doğma, sen de yanma. Senin umutları yüklenip çıktığın o yola, çiçek eken yok burada. Karamsarlık veba oldu insanlığa, isyan ateşiyle kül oldu hâya. Saf yürekler aldatıldı yalanla, aldatan kandı ama kâr sandı güya. Hakk nasip etmez görmeyi ona, gelip geçer bu günler o hep âmâ. Kalpler olmuş kömürden kara, ağlayan garipler kimin umurunda. Sahi mutlu olan var mı acaba? Hayır, alıştık kendimizi kandırmaya. Herşey yalan, Dünya kuru bir kavga, tan batıdan ağarmadan bitmez bu dava...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!