İki çeşit şair vardır,
Birisi dava adamı, diğeri aşk...
Birisi şair-i Âzam'a, âzam'dır.
Diğeri alçaktan bile küstah'dır.
Birisi İslam, iman, hak, dava der yorulur.
Diğeri fani aşk'ı anlatır döner durur.
Kış deme aklımda soba, kestane var.
Gül geç deyip bu hayatta eğlenmek var.
Dertli insanın gönlünde kar ne arar.
Garip mi? kim bilir kimin ne derdi var.
Bir kış sabahı tatlı esermiş rüzgar.
Ruhum bir gariptir kendince,
Kim bilir ne halde derdiyle.
Yazmakta ezelden ecele,
Yaşamayan bilmez, Atifem.
Laf herkes fırka-i naciye,
Ne sen, ne ben nede bunca garip memleket,
Maneviyat yetim mi kaldı bilemedim.
Ey meçhul yar neydi seni bana küstüren,
Atifen kimlere hicret verdi bilemedim.
Senin garip ruhunda sanki bir gaflet var,
Dünyanın dört bir köşesinde olsa,
Herkes mazlumun yanında olsa,
Abdülhamit hanın fermanı olsa,
Suriye'ye selam götür Âtifem.
İsterdim her günümüz bayram olsa,
Etmeyiz hele kimseye beddua,
İyilere hediyemiz bir dua,
Kıymet edilsin kıymet arayana,
Bir kimse sevenler, namazda sevsin.
Hasretim vardı sana ezelden,
Şükür kavuşturana efendim.
Gül deyince seni hatırlayan,
Garip ümmetiniz biz Efendim.
Ağladık, aradık yolu bulduk,
Anlamam yüksek tepelerde esen rüzgarlardan,
Bir Şiirle değsin ruhumuza huzur-u azam.
Bırak kalsın, tüm keder kederli haline yansın.
Mekanımız cennet olsa, gidelim mi? Atifem
...
Olsa'da hayaller çok yüksek
Varacağın garip bir tümsek.
Kör dünyaya dalıp giderek,
Yaratanı unutmayasın.
Seherde öten bülbülleri,
Olsaydı şu cihana hakim İslam,
Kaybetmedi lakin yaralı iman,
Küffar kesilmiş tüm cihana cellat,
Neredesin sultan, Abdülhamit han.
...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!