1953 yılında Pazarcık / Kahramanmaraş’ta doğdu. Çocukluk
ve gençlik yılları Gaziantep’te geçti. 1972 yılında Gaziantep Ticaret
Lisesi’ni, 1977 yılında Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’ni
bitirdi. 1978’de merkezi Gaziantep’te bulunan Güneydoğu Tarım
Satış Kooperatifleri Genel Müdürlüğü’nde müfettiş yardımcısı olarak
başladı. 1982 yılında denetçi yardımcısı olarak Sayıştay’a girdi. 1996 -
2001 yılları arasında İstanbul’da Yeminli Mali Müşavirlik yaptı ve 2001
yılında Sayıştay’a yeniden döndü. 2002 yılında İ ...
Şimdi bir kadın çıkıp gelse
Yağmurun sesinde şarkılar söylediği
Avuçlarında şavkıyla gençliğinin
Sonbaharın renkleri üstüne
Şimdi bir kadın çıkıp gelse
Yüke verilen bir yarış atı gibi üzgünüm
Yırtılan ruhun hatıraları gelince aklıma
Kırık sanki gönlüm eskiye, güzel olana
Ölümü istemekle geçer artık her günüm
Gözlerimin önünde açıktır hep o pencere
Hatıralar ki an’ları sessizliğin
Teneffüs ederek yaşar kayıp sesleri
Hiç gelmeyen sevgilileri gibi uzağın
Söylenmemiş sözlerin şişiyle aralar sisi
Söylenmemiş sözlerin şişiyle aralar sisi
Ben sisli maziyi buzlu cama benzetirim biraz
Arkasında çizgisiz şekillerin dolanıp durduğu
Ellerin, yüzlerin bir zaman meçhule döndüğü
Karaltıları ruhunu ürperten dalınca bir kez
Uzak sesler gibi, dövülen eski bir bakır kaptaki
Yağmur beni en unuttuğum yerden vuracakmış yine
Ellerimi avuçlarına almadığın o sokakları yürümediğim
Kalbime yalnızlık hastalıklarının dolduğu bu saatlerde
Çalmayan telefonların sesiyle konuştuğum sağır gecede
Uğultusu dinmeyen bir yolun kıyısındaki sessiz odamda
GÜZ SOKAĞI BİLA NOLU EV
Her zamanki teni vardı üstünde
Ve nakışlı düşleri yanında
Rüzgârın akşam serinliğine
Güzün sonunu silkeliyordu
Kim indiriyor merdivensiz böyle
Sabahı yeryüzüne
İncitmeden bir otu bile
Suyu yaprağın gölgesi kadar
Kim, bir çakılın üstündeki gülüşün
İstanbul’a gelmek kadar güzeldi, bir başka şehirden
Yaşadıklarına dönmek için kendine dönüştürdüklerinden
Em biriktirmekten bıkmış dostların sessizliğine
İki kişiye dar gelen bir yalnızlıktan ölümü susturmuş
Hiçliğin yarattığı fırtınalarla benliğinde soru dağları
Sedirin üstüne sinmiş yalnızlıklar
Bir ev
Aklımda
Memeleri yorgun kadınlar.
Kocaman çiçekleri gibi mezarlığın
Hiç ağzını serçeyle aldınız mı kedinin
Ben çok aldım en yumuşakçasını üstelik
Şakalaşmak gibiydi kederini dinlendirmek isteyen
Kapitone yürekle kaygılarında deliren
Bir yanardağın tüfleriydi sisleyen elmayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!