Prof. Dr. İSA KAYACAN
İnsanların yıllarla birlikte ilerleyen ve tecrübe haline dönüşen kazanımları bir yerde, bir noktada toparlanmalı, değerlendirilmelidir.
Bunun adı “kutlama” olarak şekilleniyor.
Mustafa Ceylan, Türk sanat ve edebiyatı içinde zirvelere bağdaş kurup oturan bir kardeşim.
Yıllar nasıl hızla geçmiş ki, 17 Şubat 2007 tarihinde Antalya İl Halk Kütüphanesi konferans salonunda “Mustafa Ceylan’ ın 41. sanat yılı etkinliği” kutlandı.
Bu satırların yazarı olarak bendeniz de konuşmacılar arasındaydım.
KONUŞMACILAR SIRASIYLA
1- Gülseren Onay: Mustafa Ceylan Kimdir? sorusunun cevabını ortaya koydu. Yani biyografisinden satırbaşları nakletti.
2- Naim Tuncalı: Mustafa Ceylan’ın şiirindeki belli başlı temalardan sözetti, örnekler verdi.
3- Bolat Ünsal: Dost gözüyle Mustafa Ceylan’dan sözederken, öyle canlı, öyle sıcak, öyle kahkahaya giden örnekler verdi ki, şaşırıp kaldım. Hatta, Kamil Koç otobüsü yerine, Hakiki Koç otobüsüne binerek yaşadığı serüvenlerden “Devlet adamı Mustafa Ceylan’dan” sözetti, salondakiler kahkahaya boğuldular, boğulduk.
4- Faik Ardahan: Neden Mustafa Ceylan Şiiri? başlıklı araştırma, inceleme ve değerlendirmesini sundu.
5- Programın yöneticisi Vedat Sümbül, sempatik tavırlarıyla göz doldururken, Mustafa Ceylan şiirindeki dil ve uslup özelliklerinden örnekler verdi. Yer yer genelleşen konuşmasıyla takdir topladı, alkışlandı. Ben şahsen çok beğendim hazırlığını, örneklerini ve genel değerlendirmesini. Kutluyor, tebrik ediyorum.
6- Asım Kısbet, araştırmacı özelliğini yeni öğrendiğim güzelliğiyle, Mustafa Ceylan ve şiir etkinliklerinden örnekler vererek, Mustafa Ceylan fotoğrafının üzerindeki karelerin bölümlerini çok güzel tahlil etti ve tekrar bu fotoğraf kare parçalarını birleştirdi.
BU SATIRLARIN YAZARI
Bu satırların yazarı İsa Kayacan’da Mustafa Ceylan’ın genelliği, sanat ve edebiyat alanındaki yeri, yayınları, bürokratlığı, siyasi yaşamı, gazeteciliği hakkında verdiği bilgiler arasında; Kendisini 1978 yılında tanıdığını, 1960 – 1970’li yıllarda Ankara’da şair enflâsyonunun bulunmadığını, o günlerde ülke nüfusunun tamamının şair olmadığını, Ahmet Tufan Şentürk, Dr. Sami Ateş, İsa Kayacan ve Mustafa Ceylan dörtlüsünün Ankara’da neler yaptıklarını, uzun uzadıya anlattı.
Mustafa Ceylan’ın bir Elmadağ sevdalısı olduğunu, şairliği yanında, yani şairliği kadar öteki alanlarda ki ustalıklarının da dile getirilmesi gerektiğini, milliyetçilik çizgisindeki önemliliğini, yok yere cezaevlerinde geçirdiği günlerindeki dışa yansıyan duygularını. “Devlet Adamlığı” unvanını, Dr. Sami Ateş’in elinden almış olmasının kendisine farklı sorumluluklar yüklediğini, şiirimizin beş yıldızlı çınarı rahmetli Ahmet Tufan Şentürk’ün, nüfus kütüğünden (İsa Kayacan tarafından silinen evlatlarının) silinen evlatları arasında Mustafa Ceylan’ın olmadığını, yani Mustafa Ceylan’ın Ahmet Tufan Şentürk’ün ilk sıradaki evladı olduğunu, bu evlatların sayısının (silindikten sonra) bir elin parmaklarından az olduğunu kaydetti.
Salonda da ifade ettiğim gibi; Mustafa Ceylan’ın bu 41 olarak görülen sanat ve edebiyat hayatı, bence 51 olmalıdır. Çünkü O’nun yılları, yani 365 günleri hep dolu dolu geçmiştir. 365 gün değil, 465 gün olarak hesabedebilmeli her yılı. Tebriklerimi, sevgi ve saygılarımı sunuyor, nice 41 yıllara Mustafa Ceylan diyorum ve seni seviyorum, seviyorum sevgili, değerli ve vefalı kardeşim.
Mustafa CeylanKayıt Tarihi : 26.2.2007 09:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Her iki değerli hocamıza da saygı ve dostluk selâmlarımla; sanatla dolu nice yıllar, nice kutlamalar dileyerek...
TÜM YORUMLAR (2)