1933'de Erzurum, Merkez Zağgi köyünde doğdu. İlk, orta, lise tahsilini Erzincanda görüp, Yüksek tahsilini uzun bir dönem sonunda, araya askerlik ve iş hayatı da girerek İ.T.Ü. Müh.Mim.Fakültesinde tamamlayıp; Erzurum D.S.İ.'den uzman olarak geçtiği Atatürk Üniversitesinde Teknik Daire Başkanı, daha sonra Meslek Yüksek Okulu ve Mühendislik Fakültesinde Öğretim görevlisi olarak görev yaptı; bu arada başladığı yüksek lisansı doktora tez safhasına getirip, 1995 te isteğiyle emekliye ayrılarak, Hacca giti. Neticede Istanbul Pendiğe yerleşti. Halen bir 'Yapı Denetim Şirketi' ortağı ve 'Proje ve Denetim Mühendisi' olarak hizmet görmektedir.
Evli, üç çocuk sahibi; beş torun sahibidir.
Yabancı dili Fransızcadır.
Vaktini; işleri meyanında, okuma, his ve düşüncelerini kaleme alma ve ilham tahtında şiir de yazmakla değerlendirmektedir.
Eserleri
Üniversitede Verdiği Derslere Ait Yayın Numarası Almış Ders Kitapları ve Ders Teksir Notları:
Atatürk Üniversitesi MeslekYüksek Okulu ve Mühendislik Fakültesinde verdiği derslere ait Mühendislik Fakültesinden
yayın numarası aldığı iki ders kitabı {Mekanik. Tesisat (Sıhhî Tesisat- Isıtma Havalandırma) , Makine bilgisi}.
Diğer Verdiği Derslere Ait Teksir Ders Notları:
İnşaatta: Sıhhî Tesisat-Isıtma Havalandırma.
Makinada: Mekanik, Mukavemet, Mekanizma Tekniği ve Makine Dinamiği, Makine Elemanları, Termodinamik.
Hususi çalışmaları olan yazı ve şiir ürünlerinden resmen kendine ait tescilli eser sayılacak 1992 senesinde Diyanet İşleri Başkanlığının Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle teriplediği Münâcât yarışmasına girerek ilk yüze girenler arasında mükâfata değer görülen 'Münâcât' adlı şiiri, Antoloji.com'da kayıt altina alınan ve Istanbul Ümraniye Belediyesinin açtiğı 'Istanbul Konulu Şiir Yarışması''na iştiraken verdiği 'Istanbul Kadersin Milletimize' tescilli şiirleri. Yakın zamanda 'antoloji.com' ve 'türksiiri.org' sitelerinde aynı zamanda kaydettirdiği şiir ve yazıları...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar Alem-i İslam'a hayırlar getirmesini dilerim sevgili üstadım şiirinizin altına yorum yazmak haddim değildir
Biraz düşünüverseniz ey fâil-i zıvâne
Mâsum hiçbir şey kalmadı paylaşmadık ortada
bu iki dize sayfalarca yorumlansa bile hakkıyla yo ...
Mustafa Benkli, güçlü ve usta bir şair. Edebeyatla geçmiş koca bir ömür. Bus eserlere miras kalmalı tarihe. Bu güzel şiirleri yazdığı için tebrikler ve başarılar. Yüreğine ve kalemine sağlık. Gündüz yayınevinin 500 kişilik dev yazar ve şair kadrosuna katılmasını arzu ederiz. Onunla daha da güç kazan ...
Saygıdeğer Büyüğüm Mustafa Benkli Beyefendi Hakkında Ve Huzurunda Bir Şey Söyleyip Yazabilmek Haddim Olamıyacağı Gibi, Nasıl Destur Deyip Dillerime Lal Çekerim Diye de Düşünürüm.!
Kıymeti Kendisinde Eserlerini Okuyup Nasipleniriz İnşallah..
Sevgim Saygım Kabul Olan Dualarımla Selamlıyor ...