Uyumak istiyorum olur olmaz bir yerde sevgilim,
öyle oturduğum yerde,
şehrin en kalabalık yerinde,
insanları izlerken,
uyuklamak istiyorum.
Kimsenin bilmediği bir yerde.
Dalgalar vuruyor kıyılarıma,
Dik yamaçlı kıyılarım benim.
Uçurum uçurum.
Keskin kıyılarım var benim.
Bir uçurum yolun sonudur.
Kalemsiz, kâğıtsız gezdiğim zamanlardı. Fazla içerdim. Sonra içerlerdim. Sonra susardım. Sonra, kaya güverciniydi bütün hayallerim. Gökyüzünde vurdular, konmadan bir dala.
Kalemsiz kağıtsız gezdiğim zamanlardı. Gölgeler gelip geçerdi kıyılarımdan. Kimsenin gölgesine basmak istemezdim. Gölgelerin canı acırdı bir zamanlar.
Aslında çok konuşurdum, kimse bilmezdi. İçimde bir ben daha dolaşıyordu. Elleri cebinde miskin bir adam. Hayalleri kaya güvercini... Uykusuz banklar da uyuya kalmış bir serseri.
Neyse, kalk gidelim sevgilim. İçimdeki beni de uyandır artık. Toparlan. Gölgelerin dahi canının acı-tıl-madığı yerlere, herkesin şiir yazdığı, kalem kâğıt taşıdığı, deniz ve gökyüzünün yek vücut olduğu yerlere.
Sigaram kalmadı.
zaman da kalmadı.
kelebekler ölüyor kuytu köşelerde.
dünya fırıl fırıl.
duracağı yok.
bir iki kemik arıyor uyuz bir it.
Bir zıtlığın ortasında pineklemektir; yaşamak Cevat
Sabret karanlıkla aydınlığın tam ortasında sende kalacaksın bir gün.
Sus Cevat ağzınla iç, bağırma…
Bak dinle;
Şişelerce mürekkebi dökmek istiyorum kâğıtlara.
Sesiz divit kalemin yapacağı çığlıklar,
Kâğıdın sessizce kabullenişi,
Dizelerin bir araya geldikçe anlam kazanması,
Yârin gözleri,
Bir babanın emeği,
Uzun geceler kaldırımların mutluluğudur.
Sessiz geçen karanlığın adımları,
Gecenin nefesi; sis,
Kimin içinde biraz karanlık yok ki
Gece, insandır biraz,
Mesela gece de susar.
Aşk karanlıktır.
Göz gözü görmez oralarda.
Sessizdir, zifiridir.
Sonsuz bir siyahlık…
Bütün karanlıkları toplamışlar yine,
Bardak, bardak içilen çaylardan sonra, güneşin hafif hafif kaybolması… Gökyüzü görebildiğimiz kadar mavi, yeryüzü duyabildiğimiz kadar sesli…
Ben kaybolmuştum eski, dar sokaklarda bir zamanlar.
Parmaklarıyla oyun oynayan çocuklar vardı. Oyuncaksız. Belki bende oynamışımdır. Belki de hiç oynamamışımdır. Sevmişimdir bakışları kuyu gibi bir kızı.
Ben kaybolmuştum eski, dar sokaklarda bir zamanlar.
Fakat kaybolduğun yer, senin memleketindir. ‘Kaybolmak’ kelimesi ne işe yaramaz bir kelime. İnsan kaybolmaz, yer değiştirir. Kim bilebilir ki kaybolduğunu ya da olmadığını.
Gökyüzü kahverengileşmişti. Son uçuşlarını yapan kuşlar, mavilikleri topluyordu bir sonraki güne…
Dakikaları sayıyorum avuçlarımda.
Kimi kimden soracağımı hiç bilmiyorum.
Zaten bir yelkovan bir akrebin sevişmesinden ibarettir zaman.
Mesela soru işareti en çok biriken,
hiç harcanmayan,
saçma bir noktalama işaretidir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!