1980-84 yılları arasında doğum günlerinin hatırlanma
gereği duyulmayan bir bölgede dünyaya geldi.
Küçük yaşta ablasının hatıra defterlerini
okuyunca tanıştı şiirlerle.
20li yaşlarında imkânsızlıklar ve ailesinin engel
olmalarına rağmen bağlama dersleri alarak hayatına
müzikle anlam vermeye başladı.
Birkaç yıl sonra ise profesyonel resim dersleri alarak eksik
gördüğü renklerle boyamaya başladı düşlerini.
2009 yılında ise amatör bir grupla
Murathan Mungan’a ait (Geyikler ve Lanetler)
adlı tiyatro çalışmalarında buldu kendini.
2014 yılında Avustralya’ya yerleşen Mustafa Arslan yeni
hayatının yaşattığı karmaşayı ve boşluğu,
yıllardır yazmak istediği şeyleri yazmaya başlayarak
doldurmaya karar verdi.
Pandemi döneminde bir kaç edebi anlatım kalıbındaki
şiir denemelerinin ardından,
öykü ve roman denemelerine başladı.
Şuan hâlâ yazmaya devam ettiği (Kadının Gizemi,
Gönül Dergahı, Kıro Toyluğum, ve Sahneden Gelen Sesler)
adında dört farklı öyküye devam eden Mustafa Arslan şiir
ile ilgili tanımını şu sözlerle ifade ediyor.
Şiir; Yaşanmaya müsait görülmemiş
özlemlerimizin yaşandığı yerdir...
Eserleri
Ardından Leylak kokuyordu.
Gece lambası.
Bazen.
Uyku Sersemi.
Sol Anahtarı.
Bana bir türkü söyle Diloy.
İhbar.
Ahbe Müzeyyen.
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!