Bıktım artık fahişe gönüllerden,
Artık hangi sevdalar?
Uzanır mezarda…
Aşk dediğin:
Kaç kuruşluk mezeydi?
Boylu boyunca uzanan,
Günaydın!
Günlerime doğan güneşim...
Açmışım gözlerimi, gözlerine
Kapanırsa perdeler,
Feryat figan sesim.
Karanlığı deler geçer bakışların,
İstanbul’da;
Lise çağlarında bir kaç delikanlı...
Gözlerinde, eriyip biten bir gelecek.
İstanbul’da;
Tam da kara günlerin ortasında,
Yüreklerine düşüyor ince bir sızı.
Eline, yüzüne hasretimi bilemezsin
Mesafeler tek kurşunu kalmış martini,
Vurup durur, yokluğunda şakağımdan.
Adın dua olur, haykırış olur Tanrı'ya!
Gece olur, düşer daimi yalnızlık bana.
Kapkara bir gece ve koynumda sensizlik
Karanlığa yürüyorum yalnız, yapayalnız
Ne bir iz var,
Ne de bir umut gelecekten.
Yürüyorum, gidiyorum işte yapayalnız
Yanımda götürüyorum,
Acıya dair ne varsa.
Yorgun bir gecenin yüzünde duruyorum,
Ellerin uzak, yüreğin tuzak kuruyor bana
Ve bilerek tutuluyorum aşkının tuzağına,
Kırık cam parçaları içinde yürüyorum,
Bıkmadan, usanmadan aklımı veriyorum
Geceyi ortak ediyorum en güzel yanlarıma...
Şimdi düşlerimizde,
Yaşattığımız bir çocuk var.
Elinde sapanıyla,
Tarlada kuş kovalayan…
Küçük bir baraka yapıyor,
Dağın yamacına…
Amansız tutkuları yakıyorum,
Yine bu gece…
Sigaramın dumanı alıyor,
Puslu gözlerimi…
Belki sabah olmakta,
Zayi olmuş kentlerde.
Kaybetmek istemez insan,
Aldığı nefesi, gördüğü güneşi…
Kaybetmek istemez,
Onu mutlu kılan düşleri…
Yenilgiye hazmedemez,
Yitirince emanet sevinçleri.
Sevgilim!
Şu an vakit gecenin bir buçuğu,
Gözlerim yine dalıp gidiyor,
Kulağım telefonda…
Bir ses, bir nefes umuyorum
Gecenin koynunda…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!