bana dair II
son vapurdu bu da kaçtı kahretsin!
artık beni de kovuyor rıhtımından kızıl deniz
ne şafak ne gün saymak değildi derdim
GECE SUSUYOR
ağlamaklı bir gece
kış sefasında kul cefasında mevsimin
hayal perilerinden medet umuyorken vicdan
YORUMSUZ [Düzenle | Sil]
Burada her gece bir ürperti duyarım
Merak ederim kim asmış geceyi boynundan
Soruları sorularla süsleyerek sorarım
En nihayetinde….
Ellerim göğsüme saplıyken gördüm seni anneciğim
Tutuşmak istiyordu gökyüzü izin vermedim
Telaşımı mazur gördü sanırım yatağımın altına sakladığım mektuplar
Ağladım sustum konuştum
Güldüm en nihayetinde…
mum kokusu sinmiş odama
karanlık bir gece....
uçmakta gönül kuşum ağzımda esrarı meçhul
o hece...
bu akşam da odamda davetsiz misafirler var
Belki bir temmuz akşamıydı
Veya bir ağustos karanlığı
Doğan bir günün gecesiydi en nihayetinde
Yıldızlar parlıyordu
Ay kırılgandı ve rüzgar nazlı
SEN GİBİ İSTANBUL [Düzenle | Sil]
Taze kan gibi ıslak gökyüzü
Umuda yelken açıyor bilinmezde bir gemi.
Terk edilmek korkusuyla çektiğim çilelerimin
Bin bir Perdeyi Aşıp Gülizar’dan Mahrum Halimi
Kıyamete çeyrek var belki
Belki de daha az
Ama hala yeşil yapraklar
Güneşte aynı tebessüm her sabah
Uzaklığından bronz gösterişler edindiğim kutsal küre
her sözde bir irkilir bedenim
sözlü intihardır her gece
aklımdan geçen
kelimeleri her oyanttığımda yerlerinden
sanki gök bir çöker
ve
Hangi koku bu genzime bela olan
beyaz atletiyle gecenin ellerinden tutan feci şiir
akşamı yargılıyor göz göz odalarda saklanmış cümleler
ve ehliyetini kaybetmiş sürücünün karakol sorgusu:
vardı memur bey
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!