Önce anne baba ölmüş,
Ardından çocuklar terk etmiş sırasıyla
Yıkılmış bacası ocağı sönmüş
Duman tütmüyor artık
Kırılmış kırmızı kiremitleri
Açılsın dünya kapıları
İnsanlar geçsin içinden
Kalksın aradan duvarlar
Kapansın kötülüklere
Renkler karışsın birbirine
Hep kenarında sürünerek yaşadım
Korkunç uçurumların
Karanlıktı düşlerim güneşsiz
Fırtınalardan kaçamadım
Yağmurlarda ıslandım sırılsıklam
Sonbahar rüzgarlarının
Oradan oraya sürüklediği
Savrulan yaprak misali
Kışına yaklaşırken ömrümün
Sen çıkmıştın karşıma
Okyanusta bir damlaydım
Azgın dalgaların ortasında
Umutsuzca sürüklenen
Bir balıkçı teknesi
Boğuşup durdum
Sorsan anlatmaz derdini,
Sır vermez, halden bilmeze.
Duruşu mağrur onurlu.
Sevdasına suskun,
Kardeş bakışlı...
.
Sence yaşamak dediğin nedir?
Bir lokma ekmek uğruna verilen mücadelemi?
Köylülerin tarlada,güneşin altında çalışıp
Emeklerinin karşılığını alamaması mı?
Yoksa; işçilerin zehir kusan fabrikalarda
Bir yanda asi fırat,
Coşkuyla akıp gider.
Diğer yanda kanla beslenen,
Pusuda mayın tarlası...
Özü sözü bir,
Bir selamın yeterdi,
Kırılgan davranışlarıma son vermeye...
Üşümezdi.... yokluğunda yüreğim,.
Kar yağsada düşlerime.
Yağmurlar yağıyor şehrin caddelerine,
Sararan incir yaprakları, sonbaharın habercisi.
Göçmen kuşlar hazırlanıyor, uzun yolculuklarına.
Dağın zirvesi çoktan beyaza bürünmüş,
Anlaşılan bu kış çok sert geçecek...
Yine dumanlar yükselecek bacalardan,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!