Müşküllüğün kıyamı, arz-ı endam ediyor,
tavanların soluk sahnelerine.
Uykumu örümcek ağlarına neşrediyor.
Ve selam veriyor acılarımın en köhnelerine.
Genişçe konuşuyor piyeslerdeki misal,
Kabuk tutmuş yaralarım hisleniyor.
Acaba geçmişi mi almış kendine emsal?
Öyle değilse yüreğim neden isleniyor?
Tavanımdan süzülen yaşlar, rutubet değil.
Ne ola ki, müşküllük ağlar mı yoksa?
Öldürmezsin de, öyleyse ne bu meyil?
Ölümüm, kalbini dağlar mı yoksa?
Yaşlı adımlarla yine kapanıyor perde,
Kemiğimden kopuyor şimdi usulca etim.
Dileniyorum sana; n’olur son ver bu derde.
Meraklanma, bu acı asla kalmaz yetim.
Kayıt Tarihi : 4.10.2018 17:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Keklikkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/10/04/muskulluk-ziyaretleri.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!