Ol cenneti sorarsın nerede diye
yanındaki cennettir dönüp baksana
korkarsın cehennemde yanarım diye
önündeki ateştir bir dokunsana...
Alâ mıdır, valâ mıdır bilemem
zor sorunun cevabını veremem...
Minneti sorarsın hüzünlü günde
daracık sokakta eskimiş handa
cinneti sorarsın delilik serde
gözünden gönlüne bir yakınsana...
Öyle midir, böyle midir diyemem
ol gönülün sevabını bilemem...
Cennet ve cehennem senin içinden
durmaya hacet yok, geçme göçünden
gurbet de sıla da kimin suçundan
bugünden yarına hüküm versene...
Sevda mıdır, evla mıdır hanende
sağındaki solundaki ol sahne
sevmekten korkarsın kanarım diye
dikensiz gül varsa bul getirsene..
Var mıdır, yok mudur göze gözüken
vakit hızlı geçer bazı, belki de erken
zilleti kınarsın günahtır diye
hele bir güçlen de hal göstersene...
Seferiyken belli olur cananın hası
içilir mi içilmez mi duru çorbası
oturduğun yerden ne bileceksin
giyinmemiş daha atlas libası...
Ey gönül azıcık sevsen de canı
mutlu etmek zordur cümle cananı
sen cennet söylersin ol lalezara
o anlar ki cehennem gülden de alâ...
Velhasıl, sen dilersin azıcık zelzele
o ister ki olsun devr-i âlemde deprem
bilinmez kul mudur köle mi mülhem
düşürmüştür yere ol mahzun perçem...
Ey Hayat! Sal şairin iki cihan etmez
şol yakasını
ayniyla vaki değildir
ne cehennem ne cennet
ol garip canda
kopacaksa kopsun artık
kopsun artık ol kızılca kıyamet...
Bülent Öntaş, 29.06.2025, Maçka/İstanbul
Müsevver: Çevresine sur, duvar çevrilmiş, korunmuş
Bülent ÖntaşKayıt Tarihi : 3.8.2025 17:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!