Karanlık bahçelerde bütün çiçekleri kokladım.
Papatya sen, gül sen, menekşe Sen.
Leyla kim imiş, Aslı da neymiş?
İncilere gülümseyen var; adı Sen.
En aşağıda nice isimsiz rab tanıdım.
Karanlık, beyaz ve kırmızı renkler
Karanlık, sarı aydınlıkta ağaç gövdesi
Karanlık, viraj dolu yol sonunda tünel
Karanlık, yastıkta gözler
Karanlık, cam kenarında akıp giden rüyalar
Hebâ!
Sen Bozkırlara mahpus yeşil deniz,
Sensiz balıklar yapayalnız ve kimsesiz.
Sarı-siyah martılar rota kırmış bensiz,
Beyaz diyara doğru yola çıktım kefensiz.
Hasret ahir gülümsedi bana,
Sadece üstten biraz koklama,
Razıyım, razıydım sorma!
Evrendeki en iyi nikahlanma.
Aldı götürdü beni ufuklarda (Zira)lara,
Ne sahiplendi ne bıraktı, adını kızıl yürek koyduğum.
İki gün yaşam önerse, değişmem terli kabuslara,
"Görmeseydime" hasret bıraktı, adını kızıl yürek koyduğum.
Kalp karardı, beyaz diyara olan özlem baki,
Gönül! Arayıştayım, kulağımda biri farklı iki narin ses.
Divane Bülbülüm, elinde kafes.
Seslenmekteyim, harfler tutuklanmış nefes.
Rüyadayım, sen herkes.
Gönül! Vakit öğlen, yerdeki gölgem sen.
Bir rüya...
Bitmek tükenmek bilmeyen yollar,
Patikaların, dönemeçlerin çizdiği haritalar,
Özlem ve hasretle yer edinen anneler,
Yeter! Usandım!
Kafaya silah dayadı yol ayrımları.
Bu toprak eski toprak,
Bu şehir eski şehir,
Dede martıların yücelerini tavaf ettiği,
Ezanların sakinlerini sevinçle buluşturduğu,
Bu şehir fuzûlî'nin,
Bu şehir yunus'un şehri.
Kıştı, dikenin rengi beyaz, ömrü otuzdan beş eksik, Kuşağında on boğum,
Kalpte zulüm, kalpte Azap, damarlarda asalet, gören gözde Töz, yürekte ürperti,
Ayaklarında inkârdan pranga, belinde Ah 'tan kambur,
Onu doğrultan; göğe çıkan merdivende, diline yapışan, deriye kazılı sözcükler.
Karakalem ile çizilmişti gök mavisinde bulutlar,
Saçlarına ak düşmüş, yeşile bürünmüş, Gizlenmiştir kahverengi dev dağlar,
Kayalardan şehirler oluşturmuş ağaçlar,
Kuşlar çolak dallarda yeni ülkeler kurmuş.
Rüzgârda bir başka dans ediyor başaklar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!