Sarhoş şişe dibi gelince,
Aşık sevdiği gidince,
Şair kağıdı bitince,
Anlarmış hayatın ne bok olduğunu
Paltomu giyip gezmek istiyordum sadece,
Sorumsuzluğu bir sorumluluk haline getirmiştim kendimce...
Bu kadar zaman sonra nasıl alıcaktım kalemi tekrar elime,
Kabuk bağladıktan sonra yarayı açmak kimin haddine
.
Senin olması gereken başkasını ,onunki başkasını ,diğerinin ki bambaşkasını, böyle pervasız bir paradoks işte sokuk sistem. Uyum sağlamak zorunda değilsin, zaten kimse sana sormuyor içine girerken, sen başkasını üzüyorsun o seni. Çarktan çekilirsen belki senin üzdüğünde üzülmeyecek. Çarktan çıkmanın tek yolu var ve onu konuşmaya gerek yok zaten. Ne yapalım çark sağlam bağlanmış iki farklı demire. Ben ve sen,döndürüyor rüzgar zaten. Yangın çıksada bazen, olan rüzgar büyümeden söndürüyor olabilecek ihtimalleri...
“Geziyorum uzakta
Arar gibi bir başkasını
Ama belliki kalp ırakta
Bekliyor bir başkasını...”
Tutardı tahminlerim genelde benim, deseler bari arkamdan iyi oynardı kumarı, kart sayardı, hile yapardı ama iyi oynardı desinler. Ama adam değildi de desinler ne dese arkasında duramazdı. Sonucunu bilsede yapardı yapacağını yine. Başkasının hatalarından ders çıkardığı ile övünen gerizekalıdan başkası değildi desinler. Ama sonunda oyunu da bıraktı övünmeyi de desinler.
Hani bazen geçmez ya bir şey tam orada kaldı. Bazıları der ya onların dediği gibi sanırım hevesim kursakımda kaldı. Galiba öyle bir şeyler oldu. Kalbin hızlı atıyor gibi hissedersin de elini koyunca normaldir ya öyle bir his oldu. Bir şeyler oldu, ama ne oldu ben bile bilmiyorum. Değişti mi acaba her şey. Farklı olucak mı yarın bilmiyorum.
Galiba sadece hevesim değil. Herkes ,hatta herkes bile yeterli bir tanım değil sanırım her şey ve herkes kursakımda kaldı...
Karanlık sanki bir şeyler anlatır ve sevsen de sevmesen de şarkılar insanlara bir şeyler hatırlatır. Biliyoruz ki konuşmak rahatlatır, kendi kendine konuşana sorulur mu hal hatır. Soruyu sorunca anlaşılır niyet, sevmeyene istediğin kadar diret, bir olmadıktan sonra ne fark eder niyet ve kısmet. Peki soru şöyle gelse...
“Bu sıradan bir şey miydi, yoksa hepsi bir kişiye miydi ? “
Kararlı olmalıymış insan. Bunu bugün öğrendim, kararsızlığın kendinden çok
başkasına zarar verdiğini de başkasından öğrendim. İnanmamak konusunda uzun süre direndim, ama yapacağımı bilmeden sadece kendi kendime bilendim.
En azından başkasının üzülmesi uğruna direnmedim. Yada kendimi avutmak için daha güzel bir şey bulamayacağıma inandığımdan buldum bunuda. Farklı olmuyacaktı sonunda. Okumuyacaktı ki hiç bir zaman ...
Karşılıksız, simetrisi olmayan gibi bir şey ama tam değil. Hayal gibi bir şey ama optimistin ki değil. Eğer bu yaşamsa zıttı ölüm değil. Çok yazıpta anlatamıcaksam derdimi, bu duruma yazmak bile çözüm değil. Doğru örnek gerekirse dualistlik bununla katiyen alakalı değil.
'' Kendi yazdıkları bazen insana ağır gelmez mi ? Bu durumdan insan kendine sövmez mi ? Ağır gelse de okudum hepsini, uzun zaman sonra alıcam kendimden özel dersimi.''
Ümit,acıyı uzatır derlerdi bunu bugün öğrendim. Bir şeylerde gerçeklik payı olduğunu yağmurlu bir gecede öğrendim. Ve şaka yapmıyorum buna bile direndim. Aşkın tek başına yaşanamayacağını bir şairden öğrendim. Keşke öğrenmeseydim, belki farklı olurdu her şey. Olasılık sürerdi en azından. Bunu Avusturalyalı bir fizikçiden öğrendim. Senden de bir şey öğrendim. Dolaylı yoldan da olsa öğrendim. Yeniden bir şeyler hissetmenin nasıl olduğunu senden öğrendim. Bunun için sağol, her şey için sağol...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!