Hazan vurmuşsa çorak yüreğime,
Hüzün kaplamışsa sensiz yanlızlığımı,
Sevdan pranga olmuşsa gönlüme,
Söyle ela gözlüm ne çıkar?
Andıkça adını mahzunlaşıyorsa yüzüm,
Ay dogmuyor artık gecelerime,
Bulutlarsa küskün.
Gölgesi vurmuyor akyamaçlarıma,
suskun yüreğimin.
Senin olmadıgın gecelerde..
O hülyalı gözlerle beni yaşama baglayan,
Erguvan kokularının estiği yerdeki nadide çiçeğim,
Doyumsuz bestelerin güftesine ilham veren,
Çelikleşmiş yüreğinle cefama gögüs geren,biricik meleğim
Hep sen....yalnızca sen.....!
Bir tuval var önümde..
Elimde fırça,palette sadece iki renk...
Düşümde tahayyül ettiğim,
Ama yaşamımda yaşamadığım güzellikleri,
Duygularımı ve hülyalarımı çizmek istiyorum.
Lakin paletimde sadece iki renk....
Saba makamında bahar müjdesi gibiydin,
Şafak vakti uyandıgımda sen parlıyordun..
Hicranla dolu gönül soframa,
Tatlı tebessümün,ipeksi sesinle lezzet kattın,
Kararmış dünyama rengarenk ışık saçtın.
Seni sevmek,
Hergün ölmek gibiydi.
Bir yaşam boyu durmadan yanmak...,
Sensizliğin her gecesinde,
Yalnızlığın soğuk kollarında yaşamak,
ve her sabah
Günler,geceler artık eskisi gibi çağırmıyor seni..,
Duygular dağılmış,esintisi yok sevgilerinin,
Geride kalan sadece sessiz sevda sözlerin,
Ve yüreğimde tarifi belirsiz ürpertilerimin.
Karanlıklar,yalnızlıklar çöker gecelerime,
Sevdan öyle büyük ki,
Sıgmıyor artık mabedime,
Sanırsın ki..
Gemi ummanda değil,
Sanki umman sıgmış gemiye.
Ateşler yanar durur sönmeyen ocaklar gibi,
Yangısı çöllere vurur mecnunu yakar gibi,
Özlemi,Gözlere vurur dökülür çağlayan gibi
Leylam,leylam diye inler aksi-sedası vahalarda sanki..
Sormayın mecnunun derdini,sis çöker yüreğine
Her sabah seninle,dogan güneşin,
Ve şafagın günahsız masum büyüsünü,
Doyumsuz lezzetini seyrine,
Seninle merhaba demeye alışmışım.
Seninle paylaşırdım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!