Teninin atlasında yüzdürürdüm elimi
Halının göbeğinde oturup dünyayı dolaşırdım
Ansızın kestane kokusu gelirdi ellerimden
Tek kişi gittiğim sinemalarda ağlardım.
Sevdiğim sokaklardan geçerken kirlenmiyordu sanki terliklerim
Fırından son ekmeği alışımda dahi kendimi şanslı sayardım.
Hep fayton sesleri girerdi uykularıma
Hep kadın çığlıkları geceleri...
Cam önündeki kaktüsleri yolardım.
Şimdi çamuruna küstüğüm bir ülkedeyim
Her sabah kalbimi gömdüğüm bir bahçem var
Çocukken yaptığım resmin içindeyim
Küçük bir kitaplık, büyük bir yalnızlık...
Cicero görse içi sızlar.
Kızarmış biber kokusu olan evde anne vardır huzur dediğin
Akşam zilinin korkusuzluğunu öldürecek bir baba...
Günlerdir
Dünyaya tekrar gelişimi yazıyorum çizgisiz bir kağıda
Dosdoğru olması gerekmiyor cümleler
Karbon kağıdı gibi yaşadım ya nasılsa
Çıktığım yaydan ok gibi fırladım
Çok da matahmış gibi
Hiç bir yasağa susamadım.
Kalbimin adaletiyle güleceğim bir gün.
O manasız doğduğum güne evrileceğim.
Ben demiştim'lerden nefret ederim aslında
Fakat uykuma teşekkür edip hissettiklerime dokunacağım bir gece.
Gitmiyorum, buradayım.
Sandalyeye konan kuşları seyrediyorum.
Bekliyorum, sabırla.
Kumlu ayaklarıma gülümseyip
Aort damarını koklayarak kuşkusuz
Geldikçe sevdiğin saatleri göstererek
"ben demiştim" diyeceğim.
Kayıt Tarihi : 16.2.2021 14:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!