MURSELAT SURESİ
Mekkidir. Nuzül sırasında 33, resmi sıralamada 77.
Gönderilenler manasına gelir. İlk yıllarda inmiştir. Dördüncü yıla tekabül eder.
“Hümeze Suresi” ile irtibatı; kötü insan tipinin karşılaşacağı durum açıklanıyor adeta.
Sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği, kudreti, melekler, kıyamet, öldükten sonra dirilme, âhiret hayatı ve orada müminler için hazırlanmış olan nimetler, suçlulara verilecek cezalar ve gayb âlemi gibi itikadî konular canlı ve eğitici bir üslûp içinde ele alınmaktadır.
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1. Şahit olsun birbiri ardına gönderilen ayetlere.
Bazı kimseler de bu ilk beş ifadeyi 'Kur'ân-ı Kerim manasına almışlardır. Buradaki beş ifadeyi de kur'ân manasına almak mümkündür.
‘Urfen; Ma’ruf ta aynı kökten gelir. Herkes tarafından görülüp, tanınıp bilindiği için. İyi şeyler, iyilik, ma’ruf tur.
Mevsufsuz sıfatlar ilk 5 ayette gelir. ‘adiyat suresinde işlemiştik. Bunlar nelerdir; müfessirler arasında ihtilaf var. Melekler demişler, rüzgarlar demişler, kâmil ruhlar demişler. Vahye delalet ediyorsa bu mevsufsuz sıfatlarla başlayan sureler de mevsuflar vahiydir, diyenler olmuştur.
2. Fırtına gibi ortayı kasıp kavuranlara.
Yani vahiy gelince nasıl fırtına esmiş insanların akıllarında, kalplerinde, vahyin girdiği toplumlarda nasıl bir fırtına estirmişti. Mekke de estirdiği fırtınayı bir düşünsenize.
3. İlahi mesajı yayanlara şahit olsun.
Bulutları yayan rüzgarlara, kitapları yayan meleklere, bitkileri yayan yağmurlara, rızıkları yayan Rahmânın taksimine, insanları yeryüzünde yayan takdirine, ruhları yayan kıyametin ba’sine, Allah’a yayılan sayfalara yemin olsun ki. Yani Allah’a yapılan amelleri, kulların amellerini yayan sayfalara, amel defterlerine yemin olsun ki. Bütün bunları toplayan bir yaymaktan söz ediliyor âyet-i kerîmede. Ama bu demeye çalıştıklarımın dışında yaymaktan, yayıcılıktan anladığımız ne varsa elbette onlar da anlaşılacaktır.
Birde tersi var bunun. Kötülükte yayılanlar, zinada, içkide, kumarda ve her türlü şerde yayılanlar.
4. Hak ile batılı, seçip ayıranlar şahit olsun.
Hakkı bâtılı ayıran, hakkı bâtılı açıklayan, haramı helâli ayıran Resullere yemin olsun ki. Veya Meleklere yemin olsun.
Veya bir yerlerden bir yerlere kokuları, dokuları götürerek fark ettiren, hissettiren rüzgarlara yemin olsun ki.
Veya hakkı bâtılı fark ettiren, hissettiren Furkân olan Kur’an’a yemin olsun ki. Kur’an’ın bir adı da hakkı bâtılı insanlara fark ettiren, ayıran, tefrik eden mânâsına Furkân’dır.
5. İnsanı bir öğütle, nasihatle buluşturanlar şahit olsun.
Zikir, din, vahiy, Kur’an demektir. Zikir, hatırda canlı tutulması gereken, hayatın kendisiyle düzenlenmesi gereken öğüt, yasa, hayat programı demektir.
6. “Yüzran” Nüzran”: öğütlediği insanı maruz kılan, tevbe edenin de affını müjdeleyen ayetler şahit olsun. ‘Uzren ev nüzra. Neziyr (uyarıcı); müjde.
7. Bu kadar yeminden sonra söylendiğine göre bizim kıyameti hep aklımızda tutmamız, iki kaşımızın arasında tutmamız, kıyamet elde bir dememiz ve bir an bile unutmamamız gerekecektir. Bundan sonra kıyametle alâkalı birkaç tablo sunacak Rabbimiz.
8. 9. 10. 11. 12. Kur’an bize şunları söylüyor: “Ey insanlar! Sakının! Korunun! Dikkat edin! Gün gelecek yıldızlar, ay, güneş, gece, gündüz, sema, arz, dağlar, tepeler şu mevcut yapısını kaybedecek. Hepsi de Rablerini dinleyecekler. Hepsi de Rabblerinin komutuna, Rabblerinin fermanına kulak verecekler. Zaten şu anda hepsi de sahiplerinin bu komutunu beklemektedirler.
Gelin akıllarınızı başlarınıza alın da siz de O’nu dinleyin. Gelin siz de Rabbinizin kitabındaki emirlerine kulak verin. Gelin sizler de O’nun size gönderdiği hayat programı olan kitabını anlamaya çalışın. Gelin şu kitapsız Müslümanlıklarınıza bir son verin.
Unutmayın ki yarın şu gördüğünüz her şey değişecek. Her şey imtihan konumundan hesap konumuna geçecek. Sizler de yaşadığınız hayatın hesabını vermek üzere Rabbinizin huzurunda toplanacaksınız,” buyurarak Rabbimiz bize tablolar sunuyor.
ARAF 6, MAİDE 109
13. Kötü ile iyi arasındaki ayrım günü gerçekleşecek.
O gün her şey fâsılalı, fâsılalı ortaya konulacak. Veya her şey tafsilatlı bir biçimde ortaya dökülecek. Kâfirlerin: “Eyvah! Hiçbir şey eksik bırakılmamış!” diyecekleri bir gündür o.
14. Sen “Yevmm-ül Faslı” dirayet yolu ile bilemezsin, Allah’tan rivayet yolu ile bilebilirsin ancak.
Peygamberler toplumlarını fasl günüyle, tekrar dirilip hesap verme günüyle uyardıkları zaman onlar peygamberlerine kafa tutarak diyorlardı ki: “Ne? Ne? Ölüm mü dedin? Tekrar dirilme mi dedin? Hesaba çekilme mi dedin? Azap mı dedin? Cehennem mi dedin? Cennet mi dedin? Sen onu bizim külahımıza anlat ey peygamber! Eğer bu dediklerin gerçekse haydi getirsene onu bize!
Bugün de öyle demiyor mu kâfirler? Kıyamet, ahiret hesap kitap diyorsunuz. Hani nerede kaldı bunlar ya? Niye gelmiyor? Diyorlar. Halbuki bunlar bugün değil yarın olacak, ama bunu bilmiyorlar.
15. O gün yalan sayanların vay haline. Bu surede, bu ayetten tam 10 kez gelir.
“Mükezzibin” kelimesinin her âyette tekrarlanmadan önce geçen konunun ifade ettiği mânâya göre düşünülmesi gerekir.
Mesela birinci geçtiği yerde hüküm gününü, ikincide suçlulara yapılacak azabı, üçüncüde Allah’ın ilmini ve gücünü, dördüncüde insanoğlunun muhtaç ve sınırlı bir güce sahip olduğunu, ilâhî kudretin her şeyi kapladığını ve Allah’ın nimetini inkâr mânâları ile ilgilidir.
16. Yani tarihle ilgili nasıl yalan söylenir? Meselâ Mısır tarihinden söz edilir, ama hiçbir an, bir satır bi-le olsa, bir sayfa, bir cümle bile olsa Mısır’ı Mısır yapan Hazreti Yusuf-tan, Hazreti Mûsâ’dan söz edilmezse, işte bu tarih konusunda en büyük bir yalandır ki insanı mutlaka cehenneme götürecektir. Veya genel tarihten, insanlık tarihinden söz edilir, ama bu tarihin baş imamları, baş mimarları olan peygamberlerden bir satır bile söz edilmezse, peygambersiz bir insanlık tarihi gündeme getirilirse, işte yalanların en büyüğü, en adisidir ki bu yalan, insanı mutlaka cehenneme götürecektir.
17. Öncekiler hangi yoldan nereye gittilerse oraya varacaklar. Firavunun izini izleyenler, Musa’nın vardığı yere varırlar mı?
18. 19. 20. 21. 22. 23. “Önemsenmeyen bir su”dan maksat sperm, onun yerleştirildiği “sağlam yer” ana rahmi, “belli bir süre” ise hamilelik dönemidir. Âyetlerde insanın hangi maddeden ve nasıl yaratıldığı açıklanarak Allah’ın neleri yapmaya, yaratmaya kadir olduğuna dair en dikkate değer örneklerden biri ortaya konmuş; böylece yeniden dirilmeyi inkâr edenlere bu inkârlarının temelsiz olduğu gösterilmiştir.
Biz kaderle yapıyoruz, ne güzel yapıyoruz. Kadere iman; Allah’ın ölçüsüz iş yapmadığına imandır. Ey kul, sen de ölçülü iş yap mesajı var burada.
24.
*********************************************************************
25. 26. Hem manevi ölüler hem de manevi diriler için yeryüzünü bir yaşam alanı yapmadık mı? Yani mü’min de yeryüzünde yaşıyor, kafir de. Bu da bizim bir takdirimizin gereği.
27. “Sekaytü” bir bardak su verdim. “Eskaytü” akan sudan bir parça nasip verdim demektir. Yani onlara şarıl şarıl akan sular bahşettik.
REVASİ, "ağır basan oturaklı dağlar" demektir.
28. Yukarıda "dölyatağında", burada "toplanma yeri" âyetleri, insanların gerek doğmadan evvel gerek doğduktan sonra, her döneminde vatana ihtiyaçları olduğuna ve bu şekilde gerek hayat ve gerek ölümlerinde ilâhî kudret ile kuşatılmış ve her zaman ilâhî gücün pençesi ile tutulmuş bulunduklarına dikkat çekmekte, bunun yanında "Yeryüzünde yüksek dağlar oturttuk ve size tatlı su içirdik" âyeti de her taraflarından Allah'ın nimetleriyle beslenmekte olduklarını hatırlatmaktadır.
Yazıklar olsun, Allah’ın verdiği suyu içip de kuduranlara.
29. Hesap gününe doğru yürüyün.
Yani kaçamazsınız, herkes akıbetine doğru yürüyor, kafirde, mü’min de. Kaçamazsınız, Allah’tan kaçış yok. Mümin zaten bekliyor böyle bir hesabı.
30. Üç boyutlu gölge. İnsanın duygu, düşünce ve eylemini kuşatan veya cehennemin yakıcı, yıkıcı ve kor edici gövdesi.
(Hristiyanların inandığı teslis – üçleme; Allâh – Ruh-ül Kudüs ve Oğlu inancı kurtarsın bakalım sizi, anlamında)
31. 32. 33. Yani cehennem ateşinin boyutları anlatılıyor. Allah korusun sığınabilecek, kaçılabilecek bir yer de yok. Öyle kıvılcımlar ki saray gibi, dağlar gibi. Öyle süratli ki zıplayıp giden sarı sarı develer gibi. Allah korusun dayanılacak gibi filan değil.
34. 35. 36. Onların gerçekte bir mazeretleri yoktur. Fakat genelde kendilerine mazeret saydıktan birtakım bozuk ve yanlış hayaller kurarlar. Dolayısıyla da bu asılsız mazeretlerini söylemeleri için müsaade verilmez.
Mazeret ileri süremeyecekler. Benim küfür mazeretim şuydu, şunun peşine takıldım böyle oldum. Bunun aklına uydum böyle oldum diyemeyecekler.
37. 38. İşte “Yevm-ül Fasıl” bugündür. İyinin kötüden, hakkın batıldan ayrıldığı gündür. Yani suyu getirenle, testiyi kıranın bir tutulmadığı gündür. Sizi öncekilerle bir araya biz getirdik.
39. Eğer elinizde bir düzeniniz, bir planınız, bir hileniz, bir çareniz varsa haydin beni atlatın bakalım! Haydin beni diskalifiye edin de bu azaptan kurtulun bakalım. Dünyada da yapıyordunuz bu işi. Dünyada da yalan sayıyordunuz bu azabı. Haydin veyl olsun size cehenneme gidesiceler gidin cehenneme.
40. 41. Tam önceki yalancıların mukabili olarak bunlar da gölgeliklerdedirler. Dikkat ederseniz onlarda da gölge var ama üç boyutlu, üç çengelli bir gölge, insanı ne gölgelendiren ne de ateşten koruyan bir gölge. Muttakilerse onlardan tamamen farklı olarak gerçek gölgelerin altındadırlar. Onlarda kan, irin varken, bunlar ise pınarlardan faydalanmaktadırlar.
42. 43. 44. Bu Allah’ın bir ödülüdür.
Bakın ne hoş bir ifade değil mi? Buyurun! Yiyin, için! Bunu siz kendiniz, kendi amellerinizle kazandınız! Başa kakmıyor Rabbimiz. “Hadi, hadi hiçbir şey yapmadan geldiniz! Dünyada yatıp yatıp geldiniz ama bunu size ben veriyorum!” demiyor. Başa kakıcılık, minnet altına yapmıyor Rabbimiz. Biz Muhsinleri yani dünyada beni görürcesine kulluk yapanları, benim huzurumda, benim kontrolümde olduklarını hiç unutmayan ve yaptıklarını bana lâyık yapmaya çalışan kullarımı işte böylece mükafatlandırırım, diyor Rabbimiz.
45. 46. Haydi biraz eğlenin, biraz zevklenin, biraz demlenin bakalım. Fakat unutmayın ki bu cürüm ehlinin sonu veyldir.
47. 48. Allah’tan başka herkesin önünde eğilenler, Allah’ın huzurunda eğilmemişlerdi.
Bu âyetle ilgili üç yorum yapılmıştır: 1. Sakifliler hakkında inmiştir. Hz. Peygamber onlara namazla ilgili âyetleri tebliğ ettiğinde, “Namazı bizden kaldır; biz eğilemeyiz, bu bizim için bir ardır” demişler. Hz. Peygamber de “Rükûu ve secdesi olmayan dinde hayır yoktur” buyurarak onların yersiz isteklerini reddetmiştir. 2. İman etmeden ölenlere âhirette, “Allah’ın huzurunda eğilin” denilecek, fakat kendilerinde eğilme gücü bulamayacaklar. 3. Âyetteki “eğilme” (rükû) kavramıyla genel olarak Allah’a itaat ve saygı kastedilmiştir.
49. “Kullarım! İnsanlar! Aklınızı başınıza alın! Ve beni iyi dinleyin! Size karşı son derece Raûf ve Rahîm olan ben sizi uyarıyorum! Unutmayın ki bir gün mutlaka ölecek ve yeniden dirileceksiniz! İşte bunun birkaç görüntüsü: Dağlar, arz, sema, ay, yıldızlar, cinler, melekler ve peygamberler randevulaşmış, kararlaştırılmış belli bir gün için toplanacaklar. Ben size o günün özelliklerini anlattım. O gün helâk olacakları, kahrolacakları ve kurtuluşa erecekleri tek tek anlattım. Helâk olacakların yalancılar olduğunu ısrarla beyan ettim. Sonra cehenneme ve cennete gideceklerin özelliklerini de anlattım.
Peki şimdi söyleyin bana:
50. Allah’a da inanmadılarsa kimin haberine inanacaklar. Allah’a inanmayanın başkasına inanmasının ne yararı olur.
Allah bütün bu anlatılanlar karşısında aklını başına alan kullarından eylesin. Yalancılardan eylemesin. Rabbinin bunca uyarılarına karşı kayıtsız, vurdumduymazlardan eylemesin.
MÜRSELAT SURESİNİ HAYATA TAŞIMAK
1. KUR’AN İLE HAKKI BATILDAN AYIRALIM.
2. ÖMRÜMÜZ GİBİ DÜNYA DA SONA DOĞRU GİDİYOR. HESAP VAR UMUTMAYALIM.
3. ARKEOLOJİ VE TARİH HELAK OLAN KAVİMLERİ BİZE HATIRLATMAKTA.
4. YARATILIŞIMIZ HEP AKLIMIZDA OLSUN.
5. HIZLI BİR ŞEKİLDE AHİRETE GİDİYORUZ. HAZIRLIĞIMIZ TAMAM MI?
6. AMELLERİMİZ GİDECEĞİMİZ YERİ BELİRLEYECEK.
Osman Erdoğmuş
Kayıt Tarihi : 10.2.2019 19:23:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Osman Erdoğmuş](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/02/10/murselat-suresi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!