Fındık dalları oldu pençelerin
Tırmalar mahşer günü gibi ayrılık belasını
Asıldın sen kumaşına kurban olsunlar
Şimdi kara saçın perçemin düşmüş
Gün ile beraber ağırdın sen
Dizlerimi parçaladın seher vakti
Kader rüşvetleri kırışılınca
Teslim oldun yola revan olmaya
Kayalıklara ölümü bağırdım
Aklanmış olanların sözleri ile beraber
Sana uzak kalmaktan çok yoruldum
Gün geçtikçe derbeder oluyorum
Gizli bir sevgiydi bütün bu olanlar
Aslı özden gelen bir aşk
Kusurlarımızı affettiren
Evreni ikimize bırakan
Yine boğan kalabalık üşüştü üstüme
Bir de tepelerde bakî olanlar
Anı olamamış her şeyi eziyorlar
İki gümüşten birini yere sapladılar
Fener ışığında gölgenle sohbet ettim
Büyük evde bakışlarımız geldi aklıma
Görünmeyen bir alev gibi
Süslü bir masumluk divanı gibi
Fakat bana asıl dehşet veren ise
Bu sensiz dünyanın mutlu sükuneti
Bir de sen yokken hala dönmesi
Nereden biliyor bu kadar acımasız olmayı?
Kayıt Tarihi : 14.8.2024 04:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!