Yıllar geçse de hep böyledir.
Şehirler terk edilmek,
Evler bomboş bırakılmak içindir.
Bir merdiven son kez inip,
Sonsuza dek çıkamamak içidir.
Basamaklar oturup ağlamak için.
Senin adını hoşçakallar koysun.
Ben ne zaman sevsem elvedalar kalsın.
Bedenim uzak bir şehirde,
Yıllanmış bir evin ikinci katından düşsün.
Bereketzade’de yere çakılsın.
Ezilmiş yüreğimin sesi,
Bir ceviz bir çocuktan çabuk büyür azizim
Sevda ise daha çabuk büyür
Çocuklardan ve ceviz ağaçlarından
Bir şehir ivedilikle terk edilir azizim
Yıllar kaldırımlardan toplanmadan
Saçlarına yel değdi diye ağlayanlara sor özlemi azizim
Sevgili Didem Abla,
Gözün arkada kalmasın asla.
Bir şiir yazıyorum her gece Muc’un ucuz evindeki duvara.
Senin de resmini çizdim Füsun Teyze’nin yanına.
Hep gülümsüyorsunuz.
Kalın bir kitabın arasında unutulmuş kalbin,
Hep böyle midir küçüğüm?
Şehirler terk edilmek için midir?
Evler bomboş bırakılmak,
Bir bank oturmamak için midir?
Hep geride kalır mı birileri?
Yalnız gidenler bilir cevapları.
Bir Romen gemisinde,
Küçük bir kamaradayım.
Geçti güverteye bir kadın;
Dalgalandı asi rüzgarda kızıl saçları
Gözleri yeşil hareli, elaydı.
Tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
Kayıp bir denizciydin sen,
Ben ise yeldim esen.
Gemini savuran değil,
Saçının teline değmeyen.
Bir pusulaydım ben,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!