Murder King Şiiri - Çağdaş Çetinkaya

Çağdaş Çetinkaya
22

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Murder King

Uzanmışım yatağa
Ömrümün 100 metre engelli koşusuna inat
Ne yaparsın ki rahatsızım

Pis şırıngalardan kullanıyor rüyamın hemşiresi
İğnesi bile paslanmış
Gözlerinde A’dan Z’ye seri katiller ansiklopedisi

Bu puştluğun kobay faresi neden ben oluyorum
Diye düşünürken aniden zangırdamaya başlamaz mı
Kafamın badana zamanı gelmiş duvarları

Yeni yetme veletler yaklaşıyor
Zihnimin atlamalı zaman tasarımına
Biladerağaçlarıyla kaplı sokağımın köşesinden
Yırttırıyorlar ellerinde kutu kutu sprey boyalarla
Biri çarçabuk ‘‘Özlem sana tecavüz etmek vatan borcu! ’’
Yazıyor dış duvarıma

Diğeri mor tişörtlü sütliman bir dedenin ev arkadaşı gibi
Nur yüzlü olan

Kafamın pencere yerindeki boşluktan girip koridora
‘‘Tek yol devrim hemen gel bahçede sevişelim’’
Yazar mı yazar edepsiz

Derken sağ yanımın kadını çimdikliyor
‘‘Rüyanda konuşma! ’’

Vah zavallı ben!
Ayrıca sol yanımın kadını olan sevgilimden
Bir değişik nefret ediyorum o an.

Onun için yazmıştım son şiirimi adı yanımın kadınıydı
Sonra oramın buramın olarak yeniden yazmış
İç bükey kenar ortaylarımın hatta civarlarımın hatta kuytularımın
Diye abartmıştım

- UYAN!
- Allah Belanı vermesin Özlem, neden uyanayım, hadi uyandım diyelim...
- Küfürleşmek için mi paylaşıyoruz bu yatağı, hayvan!
- Sen şair misin? Ne bu böyle uyan hayvan falan...
- Konuşuyorsun!
- Yok ya, insanım ben. Konuşmak bir insan hakkıdır.
- Boş konuşuyorsun.
Üstelik rüyanda boş konuşunca uyandırdığı etki combo oluyor.
- Başka birini bul Özlem. Seni evirmesi çevirmesi hatta emip becermesi...

Tokat sesi duyulmaz burada
Olsa olsa çingene misali karşılıklı tükürükleşmeler

Siyah tişörtümü geçirip acilen üzerime
Çıktım sokağa durumu akışına bırakarak
O da ne demekse!

Genç yaşta nostalji kuşakları türeten
Bu gel annem deja-vu yaşayalım döneminde
Eskiden sokaklarda anarşizm sosyalizm anti-emperyalizm
Che Guevara Metallica İron Maiden tişörtleri giyen çocuklar
Nihilist olduğu
Doyarcasına bilmukabele özgürlüğü duyumsarcasına
Küfür ettiği için kıvanç duyan insanlar olurdu

Neredeyse 2005’e kadar böyle miydi acaba
Artık sokakların insanları sınır tanımıyor

Ne güzeldi bu gözlerimde seçikleşen
Her şeyin her şekliyle özgürce yapılışı
Dış ülkelerin pu(ş) tlaşan göstergelerine ihtiyaç duyulmadan
Artık kendi ülkemin güzide ürünleriyle
Herkesin daire yat kat yerine
Özgüven sahibi olduğu!
Hayatlarını pazardan
Ya da her türlü satış mağazasından aldıkları
Sade tişörtlerle atletlerle
Pembe eflatun gömleklerle kaplan desenli eteklerle
Simgesiz imgesiz
Kendi isimlerini kazıttıraraktan bedenlerine
Dövmeci Ekrem’in düzenlediği hafta sonu partilerinde
Tertemiz yaşayışları!

Ben de lise birinci sınıftayken
Rüyalarımda ülkemi yeniden dizayn ederdim
Bir süre mimar olmak istedim ama şairliktir nüktedanlıktır
Senaristliktir vb.
Bu entel dantel işlerden zaman bulunur mu
Mimar olmaya matematik çözmeye

Rüyalarımın belalı liselerinde
Meksikalı köpek dövüştürücülerinden uyuşturucu alır
Kullanmadan bizim lisedeki gariplere satar
Parasıyla hoşuma giden kızlara orijinal parfümler alırdım

Akabinde babaannemin Kürt mahallesindeki evine gidip
Sevincimi paylaşırdım
Sekiz yaşındayken sormaya başlamıştı

‘‘Ekmeğini eline alıyor musun evladım?
Önce ekmeği alacaksın eline, aman, sonra ne alıyorsan al’’

Lise birinci sınıftayken
14 ya da 15 yaşında cevaplamaya başlamıştım onu
Tabi rüyalarımda cevaplıyordum bilinçaltına anca işliyor yaşam

‘‘Bak artık ekmeğimi elime alıyorum babaanne
Ama henüz bir tane
Kendime kadar
Yetmez değil mi? ’’

Ta ki parfümle yetinmeyip arabayla dolaşmak isteyen birinin
Yani okulun en bilinen denklemi Sedefin ağabeyi

Kafama beysbol sopasıyla vurana kadar
Cevaplamaya devam ettim babaannemi

Dayaktan sonra
Bir hafta yoğun ilgilenmişlerdi benimle
Annemle babam
İkinci defa sünnet ettirmeyi düşünmüştü aciz beni
Bir daha başıma bela açamazmışım böylece

Ağlamıştım
Durmadan ağlamıştım
İçeriği boş
Okuyucuyu tatmin etmeyen
Doyuramayan
Ekmeğini esirgeyen
Tuzu biberi eksik şiirler yazmaktan korktuğumda ağladığım gibi
Ailemizin köpeğinin aç kaldığında inlediği gibi
Ağlamıştım.

Ta ki mumyadan insana dönüşmeye başladığım dönemlerde
Kapım çalana kadar

Kapımda duran
Ülkemin osurukçu aydınlarından
Tüm yatırımlarını kullanıp
Uranüs Clup’e tenasül partilerine kaçan diplomasi düşkünlerine
Hatta beş yıl öncesi 80 kilo olup
İkinci iktidar dönemi mankene dönüşen yönetici eşlerinden
Yaşanmamışlıklarını ahlaki ve ülküsel kılıflarla kurallaştıran
Psikolojik bağlamda hadım edilmiş erk maymunlarından farksız
Kıvırcık saçlı
Alman Klasisizmi cengaveri
Kısaca eğitimli!
Ahlaki içeriği ve sosyal ve bireysel düşünüşüyle örnek teşkil etme yanı
Borsada zirve yapmış şair bir süper lise öğrencisiydi

E o kadar iyiydi de neden üniversiteye giremedi!
Panik atak oldu ÖSS sınavında
Üç yıl da Manisa’da tımarhanede ağırlandı

Neyse

Kafamın yıkılmaya yakın duvarlarının
Tuğlularına işeniyormuşçasına ağrılarla yeniden savaşırken
Bu sevmediğim adam cebinden bir şiir kitabı çıkarıp
Üstüne bir de bülbül misali şakımaya başlamaz mı

- Her ne kadar her şeyi alay konusu etsen de, biliyorum,
sen devam edeceksin yazmaya,
Amerikan özentisi gibi yazsan da devam edeceksin...
- Sen ne özentisi gibi yazıyorsun?
- Bak, ben kimseye özenmem.
Aslında Edip Cansever’den daha iyi yazan birini okumadım.
- Devam et, dinliyorum.
- Annen bize kola koyar mı peki, biraz susadım da?
- Koyar, merak etme. Koymasa da gidip sen koyarsın.
- Şu dizeye bak, ben ömrü hayatım boyunca böyle bir dize okumadım.
- Bana mı kendine mi?
- Ne!
- Bana mı okumadın kendine mi okumadın?
- Bilmiyorum, dinle sen. ‘‘Boynu bükük diye düşünün
Bir canavar gibi düşünün isterseniz
Herkes kendi düşündüğüyle kalacak! ’’
- Hangi kitap bu?
- Umutsuzlar Parkı!
- Berbat.
- Berbat mı?
- Bence berbat, totoloji yapmış, totolojiden başka bir bok yok.
Shakespeare’in sonelerini oku. Dört dizeye voli vurulmuştur o kitapta.
Hangi dizeler olduğunu otur sen bul. O kadar da hazırlopçu olma.
Biraz yeni şeyler okusan, ama yok illa ödül almak istiyorsan, o başka.
Üfle neyin olayım
Deniz ol nehrin olup sana bağlanayım
İşlenmemiş günahlar gibi rüyalarına dolanayım
Dizeleri üzerinde çalışabilirsin
- Sen gerçekten cehennemde çatır çıtır yanması gereken bir insansın.
- Sen de cennette dini yayın yapan bir kanalda
Dünyaya geri dönmek için vaazlar vermelisin
Bak bütün yaptığımız totoloji sanat değil!

Bu + vb. anları çok yaşadım dedim
Girmekte olduğum barlar sokağının önünde
Gerçi gelmişim geçmişim gideceğim
Anlamsızlaştıydı ya yine bana göre
İstiklalin
Beyoğlunun
İstanbul’un dışlar gibi yapmasına boş verdim.

1990-2010 dönemi Türk Edebiyatı kitaplarından fırlayan
Dışavurumcu seksüel karakterlerin olduğu büyücek bir kulübe girdim

Coşku eğlence mutluluk anı yaşamak ve esrimeden oluşan hedonizme
Yeni epistemoloji+psikoloji+antroploji+sosyoloji
Düşünürlerinin armoni ve denge ekleyerek oluşturdukları
Saçma+sapan+yapısalcı
Merkezkaççı-(eksi) tek başına birey olmanın anlamsızlaştığı
Kuantum fiziği tarzı partide herkes bağırıyor

‘‘Kral Lear
Kral Lear
Kral Lear
Kral Lear!
Çok yaşa Kral Lear! ’’

En iyisi git kendini çok sevdirmeden Kral Lear
Sahneye bizim üç sene tımarhanede yatan
Üniversite bile okumayan bir zamanların
Edip Cansever Fun Clup site yöneticisi çıkmaz mı

Yan tarafımda duran iri kıyım zenciye
Soru bombardımanı uyguladım:

Bu adamı tanıyor musun Zenci Bey?
Onu tanımayan mı var?
Bilmem?
İki yıldır Türkiye’deyim. Her gecemiz onunla geçti.
Şiirleri Muhteşem.
Üç yıl tımarhanede yatmış ve bu sürede 3000 şiir yazmış
Düşünsene, her yıl 1000 şiir
Ona duyduğum hayranlık sayesinde
Türkiye’ye aşık olup ülkeme dönmekten vazgeçtim
Gerçek bir şair gibi yazıyor, ayrıntıya önem veriyor
Banal ve duygusal dizeleri çaktırmadan işliyor
Sağ ol koca adam. Yine de geldiğin yere geri dön bence!

Kulüpten hızla çıkıp pencerelerinden orta parmaklarına tükürüklerine
Maruz kaldığım fahişelerin ibnelerin çingenelerin kellecilerin arasından
Koşar adım ilerleyerek kıçımı konsolosluğun
İlerisindeki küçük parkın tek boş bankına devirdim

Kotumun arka cebinden cüzdanımı çıkartıp
Zor zamanlarda gelen ani şiirlerin küçük bloknot kağıdını çıkardım

Katlanmış kağıdı açıp ansızın gelen şiirler için sürekli cebimde
Tuttuğum küçük kurşun kalemimle yazmaya hazırlandığımda
Üstünde ‘‘Üzgün Soytarı’’ yazdığını fark ettim.

Hassiktir yahu
Acaba ben bu anı daha önce ne oldu da yaşadım
Şeklinde refleks bir cümle ağzımdan dökülür mü dökülür

Eski bir kendimi hatırladığımı hatırlıyorum sonra
Gariptir ki
Ne zaman eski bir kendimi hatırlasam
Yenilerin şakağıma dayadığı silahla
Yazdığım şiirleri *Murder King’in kapısında okuyorum!

(*Murder King yaşları 16 ila 30 arasındaki şirket sahibi gençlerin
Kendilerini eğlendiren şairlere yemek ısmarlayıp
Para verdikleri uğrak restoran!)


TEMMUZ 007

Çağdaş Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 29.11.2007 12:57:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fazılet Bıldırcın
    Fazılet Bıldırcın

    SIIRINIZIN ILK GIRIS KISMI COK ETKILEYICI VE CARPICI DIZELERDEN OLUSUYOR MAGLESEF SONRADAN IPIN UCUNU KACIRDINIZ. EDIP CANSEVER BUNU YAPMAZDI. UZUN SIIR TEHLIKELIDIR UZADIKCA SIIRI DAHA SIKI TUTMAK GEREKIR. YANI BASI ORTASI SONU AYNI TATTA GUZELLIKTE OLMALI. ASLA GEVSEMEMELIDIR. TUKETIM CAGINDA KIMSENIN UZUN SIIRI OKUMA SABRI YOKTUR. BEZIK OYNAYAN KADINLAR UZUN AMA NE GUZEL SIIRDIR YADA RUHI BEY BEN NASILIM. SAIR NASIL DA SIKI TUTUYOR SIIRINI......

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Çağdaş Çetinkaya