Aynasıyım âlemin yansırım hep meçhule,
Hakkın övdüğü benim bende tecellisi var,
Sorma sakın ben kimim sorun beni bülbüle,
Hakkın övdüğü benim bende tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Vurur güneş çıngısı solgun duran rengime,
Bilmeyenler göremez neler konmuş dengime,
Bazen şaşkın kalırım gam düşer mihengime,
Hakkın övdüğü benim gende tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Şöyle bir bak çevrene On’suz olmaz bu dava,
Deryalar onu söyler ondan yansır tüm hava,
Zerreme sırlar konmuş bilirim edep hayâ,
Hakkın övdüğü benim tende tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Halesiyim ben onun her nesneye sinmişim,
Bilinmez diyarlardan yer yüzüne inmişim,
Gafletin tuzağında evren benim sanmışım,
Hakkın övdüğü benim canda tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Yaratırken cismimi melekler mahzun oldu,
Kıskandı Şeytan beni nefret kabına doldu,
Bilinmek isteyen Hakk emelin bende buldu,
Hakkın övdüğü benim fende tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Nefis yenilmeyen güç ölüm son değil bize,
Fani dünya imtihan aldırmam başka söze,
Yaşarım emre gayret özümü koymam köze,
Hakkın övdüğü benim sende tecellisi var,
Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Adresim Gâlü Belâ sırrımı yazar Kuran,
Hüzünlere gark olur kurandan uzak duran,
Duman oğlu arz eder nefistir tuzak kuran,
Hakkın övdüğü benim kanda tecellisi var…
…Kuluna cennet gibi nurdan tesellisi var…
Murat DUMAN 13.04.2009 ANKARA
Kayıt Tarihi : 18.6.2009 12:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şair ele aldığı bu çalışmasında “yaratılmışın en şereflisi insandır” sözüne matuf bir tema ile seslenmekte olup ilahi bir duygu vermeye çalışmaktadır.Allahın emrettiği gibi bir kul olduğunu emr-i bil mağruf nehy-i anil münker diye, yani emredileni tutmak yasaklananları yapmamak kuralına uyarak mükemmel bir insan ve mükemmel bir kul olduğunu iddia ettiği gibi rabbin kudretinin kendisinde (insanda) tecelli ettiğini görmektedir.Bunun yanı sıra hem alemin hemde kendisinin bir teselli olarak gördüğü ve nur olarak adlandırdığı Cennet’in bu aleme teselli olarak verildiğini ifade etmektedir. Bu şiirde temanın işlenişinden ziyade ana felsefesinde bir tezatlık görülmektedir.Çünkü şiirde esas maksadın esas övgüye mazhar olanın Allahın ben “seni alemlere rahmet olarak gönderdim” dediği Hz.Muhammet (S.A.V) Peygamber olması gerekir ken “Yaratırken cismimi melekler mahzun oldu, Kıskacından kör şeytan nefret kabına doldu, Bilinmek isteyen Hak cihana beni saldı,” Sözleriyle Allahın kendisini yarattığı anda meleklerin onu kıskandığını şeytanın ise nefret kabına girdiğini (Şeytanın Ateşten yaratılması nedeniyle kendisini insandan üstün görmesi ve kıskanması olayı) söylemesi aslında ilk insanın dolayısıyla insanın (Hz. Adem”in a.s) in yaratılışında meydana gelen bir takım ilahi olayların anlatılmak istenmesidir.İşte tezatlık veya yanlış bir felsefe olarak aslında gerçek niyetin o olmamasına rağmen yansıyan kısmında bir yanılgı tezahürü bulunmasından dolayı tezat oluştuğunu ifade etmek isterim. Şiirin yukarıda belirttiğim bölümü haricinde ise şair tamamen kendisinin Allah yolunda iyi bir insan ve iyi bir kul olduğunu ifadeye şiirsellikle anlatmaya çalışmıştır. Kendine de nurdan bir teselli olarak cenneti örnek olarak ta peygamberi görmektedir. (Sorma sakın ben kimim sorun beni bülbüle,Hakkın övdüğü benim bende tecellisi var) sözünde geçen gül Aslında Hz.Muhammed’e atfedilen bir özelliktir.Gül onun simgesidir.Dolayısı ile kendisini de tanımak isteyenlerin bülbüle sorulmasını istemesi alınacak cevabı da birlikte getirmektedir.Çünkü bülbülün tek aşkı tek sevdiği ve tanıdığı Gül dür.Burada yanlış anlaşılmaya mahal verecek bir düşünce yapısı olsada inancımız gereği her müslüman’ın peygamberin yolunda bir insan olma hasleti yattığı için onun sıfatlarını özelliklerini de kendisinde görmekten ve ulu bir ruh haline sahip olmaktan doğan bir özleminde tezahürü olarak değerlendirmek lazımdır. Her ne kadar Şair bu denli ulvi düşüncelerin, ilahi güzelliklerin ve yaratılış gayesinin tecellisi olarak kendisini (insanı) anlatmakta ise de; “Beşer şaşar” veya “Hatasız kul olmaz” anlayışı ile nefsani bir varlık olmasını hatırlayarak her an gaflete dalarak nefsin tuzağına düşebileceğini de göz ardı etmemektedir.dolayısıyla nefs terbiyesinin de yapılması gerektiği mesajıyla birlikte Alem-i berzahta verdiği sözün kur’an-ı kerim tarafından da hatırlatıldığının bilincindedir. Şiir hece nazım biriminin 7+7=14 lük ölçüsüyle çalışılmış olup, zaman zaman çapraz kafiye, zaman zaman tam kafiye bazı yerler de de zengin kafiye örnekleri görmekle birlikte hamasi (5 li) şiir olması nedeniyle beyitler arasında da kafiye uygulamasına gidilmiştir.Ayaklı bir şiir ve sağlam zemin üzerine kurulmuştur. Mazmunlarla derinleştirilmeye çalışılmış olmasına rağmen akıcılık kazandırılamamıştır.Akıcılığın sağlanabilmesi için ritmik ses ahenginin verilmesi ve sıkça rastlanılan “ Ben, benim, kelimesi ile şahsilik kazandıran aidiyet eki dediğimiz ve kullanılmasında ben,benim ifadelerinin yenire geçen … im, ekinin çok kullanılmış olmasıdır. Bu gibi tekerrürler şiirin kaybolup gitmesine vesile olduğu gibi hem yazanın zorlandığını gösterir hem de karşıdan dinleyiciyi de etkileyemez.Oysa şairin diğer şiirlerine baktığımız zaman çok samimi ve çok başarılı şiirlerinin olduğunu görmek mümkündür.Genellikle Türk halk edebiyatı ve Hece ölçülerin de eserler sunan şairin 14 lü şiirlerine zaman zaman rastlıyoruz.Ancak 6+5 =11 li şiirlerinde istenilen duyguyu ve yansımayı çok daha başarılı bir şekilde yakaladığını görmek mümkündür. Şiir elbette yürek nağmesidir elbette şiirdir ancak şiirin ruhu ise duygudur.Eğer biraz daha duygu katılır ve akıcılık sağlanırsa güzel bir eser olacağı kaçınılmazdır. Son/uc:Kullanılan sade dilin ve anlaşılırlığının yanı sıra nazım ölçülerine riayet edilerek emek verilmiş ve başarılı bir eser olmuştur. Süleyman KARACABEY Şair-Yazar

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!