Sis bulutları kaplamıştır zihninin içini.
Farkındasındır olan bitenin.
Fakat artık takati kalmamıştır fikirlerinin tekrar tekrar anlatılmaya.
İnsanlar dersin, yaşam dersin, barış dersin.
Umut beslerken bu yalnız coğrafyada,
umutsuzluk çoktan tünemiştir insanlarına.
Mavi gün akşamlarında,
Rengarenk çiçek fotoğraflarında,
Bir çiçek gülüşünde beni hatırla...
Kır çiçeği kokularında,
Kiraz çiçeği adında, hep aklımda...
Geleceğin yası bu...
Var olmuş ve yok olmuşluğun...
Bir çiçek ne kadar uzun yaşayabilirse,
Bir gökyüzü ne kadar parıldayabilirse...
Bir kıvılcım ne kadar uzun kalabilirse,
Önce insanlık kurudu sığ sularda.
Bebeklerin soluksuz bedenlerinden kayarken yıldızlar,
büyüyen göz bebeklerine sığdı hiç yaşayamadıkları hayat.
Ölüm kuşu kanat çırpar yüzlercesinin üzerinde.
Göğe bakarken bebekler,
Gün akşamı buldu.
Akşamsa geceye kavuştu.
Ve saatler 21'i vurdu.
Kent ışıkları sokakları,
Şarkılar mazileri,
Sense yüzümü aydınlatıyorsun.
Sonsuzluk gözlerine bakmaktı.
Oysa sonsuzluk gibi gelen bir anlık sevda hasadıydı.
Paslı bir hançerdi sevgin, sızısı ve sonrası (Sancısı) bir ömürlük.
Benim için bedeli bu olabilirdi...
Olabilirdi ancak, çokça felaketler vardı baharımdan sonbaharıma kadar.
Mutsuzluğun gölgesi belirir çizgilerinde.
Yıllarda sen gibi bitkin düşmüştür.
Ve yılgın yıllar gibi
geç kalmışlığın kıyısında birikir umutlar.
Umulmadık zamanların umulmadık sevdaları!
Gözlerinde yaşar'dı zamanın izleri...
Torbalarında birikmiş, taştı taşacak gibiydi dertleri.
Kahkahalarımı bastırırdı kederli sesini, yoksa titrek sesimi engel olurdu içiniçin gülüşlerine bilmem.
Lakin kasırga gibiydi, yükselen bir dağ, dev bir yürekti...
Ve güçlü olması gerekti...
Yitip gitmiş,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!