çık da gör
bu durak,bu şehr-i İstanbul’un
ama aslında Çıksalın,dünyanın.
çıksalın durağında elinde karanfil,
masum BİR,yere bakıyor.
Hatırlayış
1
kefenini hazır tutan bir babanın oğullarıydık
bir yanımız bağ bahçe
dağları aşıp da gelen
yanık mektuplar
uzak nedir bilir anne
yakın nedir bilir
kaf dağı dillenir
inceden pınar olur
akar, akar şiire
derinlerde saklı
doğu-batı arasında
Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ çiçeği
Şehrin kıyısında bir başına
Yıkılan duvara bakıyor
Bir yuva, bin kaygı
Karınca telaşı
bir ışık daha kırılmış
gün batarken burada
şiir gömütü ak yaprak
ziyaretçi bekler gibi
dediler ki ay bölündü
ay bölündü kutlu işaret
elinde bir parça ekmek
koştu kara kuru çocuk
serçe kuşun öldüğü gün
parçalanır kayalar, yırtılır gök, çırpınır deniz
küskün mü acep görünmüyor kuşlar
ne çabuk unuttunuz gül yüzlüyü
hani yolunda ölecektiniz, hani söz vermiştiniz
nerede birlik, dirlik günleri
fatih parkında
sandığı keder yüklü
bir boyacı çocuk
kalabalığa sesleniyor
-parlamazsa para yok
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!