Doğumunun ihtilalin ayak sesleri olacağını bilmeden Karadeniz’in güzide şehri Samsun’da 1980 yılının Ocak ayının 22’sinde bir Salı günü saat 12:30’da açtı gözlerini dünyaya. İlk hatırladığı babasının onu caminin avlusunda bulduklarını söylediğiydi. Ve belki bu sözle birlikte öğrenmişti hüznü hayattan. Belki bu sözle birlikte ağlamayı, hangi yaşta olursa olsun.
Bir taşra hayatının sıradanlığında, kesme taşlar üstünde koşarak yaşarken çocukluğunu yeni tanıştığı ilkokul sıralarının tebeşir kokulu mutluluğunda tanıştı ölümün ve ayrılığın soğuk nefesiyle. Çok sevdiği anneannesinin vefatıyla ilk kez sorguladı hayatı.
Ailesi Samsun’un orta gelirli ailelerinden biri olan şair, çocukluk arkadaşlarıyla birlikte gittiği caminin hocasından öğrenmişti namaz dualarını. Ve bir gün hocanın cami duvarlarına afiş asanlara sövmesini işitmesiyle bitmişti bu dini macerası.
1985 yılında abi olmanın; 1987 yılında renkli televizyonla, ilkokul sıralarında kavgayla ve aşk kırıntılarıyla tanışmanın; 1990 yılında kendilerine ait bir eve taşınmanın; 1992 yılında 5 yıl üzerinde taşıdığı siyah ilkokul önlüğünden kurtulmanın; 1995 yılında lise öğrencileri arasına karışmanın; 1999 yılında üniversiteyi kazanmanın ve gerçek aşkı bulmanın; 2003 yılında mezuniyetin; 2004 yılında şiir yarışmasında birinciliğin ve ilk kez bir şiirinin bir dergide yayınlanmasının mutluluğu ve ilkokuldan liseye kadar sabahçı geçen okul yıllarının öğleden sonralarını babasının muhasebe bürosunda harcamasıyla ve aradaki binlerce düş kırıklığıyla geçen bir ömrün sahibi olan şair, muhasebeci ve edebiyatçı bir polis memuru olarak hayatına devam etmektedir.
Şairin kendine en çok sorduğu soru: 'Bu kadar çaba niçin? 'dir. Şair yalnızdır ve yalnızlığa alışmıştır.
Eserleri
Bitirme tezi: Servet-i Fünun döneminde, bu mektebin dışında bir şahsiyet olan Ali KEMAL'in Sorbon Üniversitesi'ndeki ders notlarının içeren 'SORBON DAR-ÜL FÜNUN'UNDA EDEBİYAT-I HAKİKIYYE DERSLERİ' adlı eserinin Osmanlı Türkçesi'nden latin harflerine aktarımı.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!