Çalışmayıp yatana, pazarı,
Canını aziz bilene, mezarı,
Yüce korkusundan, nazarı,
Uyarıver, unutursa kendini.
Brütüs’e aldanmış, Sezar’ı
Vurmayın dostlarım, gücüm kalmadı.
Benden kimseye kötülük dokunmadı.
Yalansızım, dilim incitmedi, kırmadı.
İnsan nasıl olmalıdır, bilemedim ben.
Kötülüğe; iyilikle yanaştım, kınandı.
Toros dağlarında birkaç koyunum,
Bir de yün eğirir, karım, kızım var.
Çayım, şekerimle, bir çuval unum,
Ne takım elbise, ne de derdim var.
Medeniyet, benim büyük sorunum
Masum değil sensiz geceler
Masum değil ki artık düşler
Dayanılmaz o yürek yangını
Oynak ama, dargın gölgeler.
Nereye kayboldu içimdekiler?
Uğrunda; erkenden...
Saçlarımın ağarması,
Yıldızlara bakarken,
Gözlerimin ağlaması
Rüyaların haykırması
Sayıklayıp, bağırması
Ağaçların yeşili, sarıya boyanınca
Rengarenk çiçekler, gazel olunca
Bahçenden bülbülü, atıp kovunca,
Göz yaşın sulasın, boşa değil mi?
Gül üşüdü, son baharı görünce
Rüzgâra salıverdiğin o saçların
Şeker mi, bal mı, o dudakların?
Bahar mı, yaz mı o yanakların?
Nasıl bileyim, hiç öpmedim ki…
Yay misali incecik o kaşların,
Kar beyazı inciler, göz yaşlarında
Saklı kalacak ama, yazık solacak
Gökyüzü gözlerinde, hilal kaşında
Engin matem izleri, hep duracak.
O mağrur alnın, yalnız, yukarda...
Güzel söz değerini, bilen kalmadı.
Serçelere yem oldu, şahin avlandı.
İyi olanlar, enayidir diye horlandı.
Gidiyorum. Dünya, sizlerin olsun.
Kalemim göz olup da, karalamadı.
Sen gördüğüm baharların en güzeli
Sen gül bahçelerinde en değerli
Sen ılık esintiler gibi tatlı nefesli
Sen bende özlemsin, hiç bilir misin?
Sen bahçelerin en filizi yeşili
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!