Nedir? İnsan selinin ortasında yalnızım…
Bu anaforda ruhum, sonu gelmez karanlık.
Dinmesin yüreğimde yanan bu bitmez sızım,
Bir lahza hayat içinde bütün misak bir anlık…
Bir ses duydum sanki evvelin en evvelinden;
Muhteris, zavallı bir adam oldum…
Ve doldurdum nefsimi bu dumana.
Deyiverdim birden “Neydim, ne oldum?”
Yükledim gemiyi, sürdüm limana…
İsle kapkara olmuşum birden,
Sonu yok bir yolda yürürken boşa;
Hayatım birden esrar oldu bana…
Son noktası nedir hayatın? Bilmezdim;
Bütün umudum mezar oldu bana…
Benim de herkesçe hayalim vardı;
Nedir!? Kafamın içinde bir dünya yanıyor;
Nefsim, artık cansız yaşantılardan usanıyor…
Bedenim, içinde ateş var gibi sinirli,
Ayyaşlar, her şeyi yaratmışca kibirli…
Sordum ki, neresi bu dünyanın çıkış yolu;
Bütün bir çevrem, iğrenç yaşantılarla dolu!
Kim bilir kaç yıldır ağlar sevenler,
Sevilenler alıp başını gitmiş...
Yare hasretimin azdığı günler,
Anlamam, sigaram ne ara bitmiş...
Mahzun bir şiir, acılı tefrika,
Hep kalemim konuştu ve ben sustum…
İçirince zehri, lânet entrika,
Bütün bir öfkemi, bir anda kustum…
Akıl almaz sırlarım, manada giz,
Hasretinle yansın gönlüm elleme,
Gönüllerin yorgunuyum, severim,
Şu faniye benden elin’ çek deme!
Yüreğimin yangınıyım, severim.
Hep aradım seni yaban ellerde,
Katı bir adam var karşında...
Hayatını bir kafese mahkûm etmiş,
Ve bir sevda tutturmuş, ömrünün daha başında...
İki tel, yumuşacık siyah sakalları
Ve mısır püskülü kadar az, ağarmış saçları...
O saçlar ki ezilmişlik var kıvrılışında...
Tecrübe ettim… Senden başka bir yol yok imiş;
Sevdanın elinde yanmak isteyen çok imiş…
Bu diken dolu yollara tek başıma girdim…
Kirpiklerin diken ve bakışların ok imiş…
Yollarıma çelikten bir set çekti de Allah,
Bu duvarın kapısı çok, çıkışı tek imiş…
Nedir!? Girift hayaller hatırımda yara,
En güzeli hayalin, gömüldü mezara…
Sorarken ben, aşk nedir ve mâşuk nerede?
Efsun gömülü uçsuz, bucaksız maddede…
Bir yelsin ki boşluğun kıyısında esen…
Karşımda elmas gözlerin, nurdan elbisen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!