-1- Su
Dalga olurum sahil sahil dolaşan
Aklıma eser bulutlara çıkarım
Güneş’le salarım ışıklarımı
Islıklarımı çalarım yıldızlara
Sandalla dört dönerim yüreklerde
Saatler kolumuzda dövme
Silinir yazılır…
Yol yürür sonun sokağına
Yalpalayarak adam yürür
Bu giriftlik ne zamana kadar
Açıldı ikbale doğru kapıları kaderin
Zamansızlık görüntüme kaba hat
Cinnet kuyusunda karanlık çeperin
İçimdeki, dışımda ki bende kabahat
Açıldı ikbale doğru kapıları kaderin
Kumrunun gagasında bir gül sapı
Bezine düşmüş sonsuzluktan kadife nokta
Toplayınca marifetini suyun harcına
Derleyip çıkıyor bulut hasırının üstüne
Kelebek kanadı kadar naifleşir geven
Yosun kadar ıslak ilhamında tüy
Bıçak bile acıtmadı parke taşlarına vurduğum
Kan kırmızı bir gülün dikeni battığı kadar elime
Öfkemin turuncu huyu uçuşurken dallarda
Kaldırıma diz çökmüştü parkeler
Ufacık hayalin peşinde erimiş kumdan evler
Yazıyorum çöl çiçeğine parmağımda ki kesikten
Uzun bacaklı masanın gölgesi
Tuzuna banmış gölün gergefi
Firuzenin önünde kalan elma
Dengine türkuaz gün batımı çekmiş
Fırtına koparan deniz rüzgârı
Ya da en meşhurunda gökyüzü rengi
Unuttuğunuz koca Pazar çığırtkanlığında
Mavinin kuş tüyü sonuna bıraktık bet baharları
Plastik yorgunluğun iz düşümü meraklıları
Ellerinde masum kaldık oyuncak gibi
İnsafı olmaz bebek kusmuğu kadar
Gömmeye azmetmiş çukurlarında civalanmış yaşları
Çınar dibine uzanmışken;
Güvercin kanadına çarptığım yalnızlık
Kuytu caddede avare yürürken
Yanıp sönen lambaya sattığım yalnızlık
Kayan yıldızın boynuna sicim
Gelincik kırmızısı
Dudaklarında soluksuz
Çocukları hür,
Kadınlarında emanet
Bir poyraz sevdası
Soru yumağı ile bunalttığım
Kaçan trende sen vardın
Ömrümce bekleyip anda kaybettiğim
Soğuk rayda, bin binmiş katardın
Akıl tasında eritemedim duruşunu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!