Sahilde tek başına
yalnızlığı perçinlemiş
bir hızma gibi alın yazısına
rüzgar.
Sele vuran derdin değil
başı boşluğun yarına giden,
Sen benim sonbaharımsın
iklimler değişiyor, içimiz değişiyor.
Benim içinde geçerli olan tek şey
içinde sen geçen bir şey dinlemek.
Sen benim sonbaharımsın
çoktan kırıldı biliyorum
Bir aralık yok,
gelip geçiyor hüzün.
Bırakıp giderken kayıp giden özgürlüğüm.
Yıkılası bir hevese kurban gidiyorum.
Gözlerinde pembe delisi bir acı
ellerinde siyah, matemlere sağır.
Düş/ünce yazı/ları.
Düşüpte yazınca sınırları.
Korkar kolları adımlamadan.
Sınırları bilir sadece zorlamadan.
Çaresiz geçmişte bile
sensizliği sayıklamışım
gelirken geldim dese de
artık ben sensizliğe sarılmışım.
Büyük başladı
küçücük kaldım yanında
Beyaz evin bodrum katı
çivisi çıkmış bir hayatın, altlı üstlü kerpiç gamı.
Bölük pörçük kıvamda ezilmiş bir babanın kızı...
Gülsün...
Ciğerimin adı
renginden renk alan acımasız kara bahtı.
Acıyan sol yanıydı son baharın
Dalları kaybolan bir iklimdi adı ilkbaharın
Yassı ve tutarsız beklemekte kalan ağır inat
Şemsiyesiz ıslanan topal dağların
Ve yutulan bir acı olan,
Kızım,
yüzün ay'a küsmüş
çil dolu ve meraklı
bembeyaz duruyorsun...
Kızım,
Şimdi biraz daha uzaklardasın
Hayalimin doruğunda
Bana öğrettiğin yakınlık gibi değil artık.
Gittin, ellerini
Camdan sallayarak
Uzaktın,
Böyle başlar yürek dediğin
Bir kahvede, bir sigarada
Birikip önümüze çıkan hayalin harmanı…
Seninle anlatırdık;
kısa ömrümüzün uzun hikâyelerini,
otururken yeşilin üstüne
bi sewgi daha fazla nasıl anlatılırdı bilemiyorum..ve böyle bi sewgi varmı gercekten onuda..çok güzel bir şiir elinize ve yüreğinize sağlık..
ne güzel bir sevgi murat...Allah gönlündeki sevgileri ve kalemindeki kudreti arttırsın...bu arada ankara üniversitesinde öğrencimisin?