Dur durak bilmeden nevzûhur çağlara eriştikçe
Ahenin kuytularda kısır vakitler yaşamak
ağır gelirken bedene,
Hücrelerime güneşin zerrin dokunuşu değmezken,
Bir şehir, kokusunu götürürken baharın,
Erimezken içimdeki kar kütleleri
Surlara işlenmiş tarih gibi eskidikçe eskidi ilk çağlarım.
Yorulmuşluk; asırlık bir çınar gibi ağır ya bazen.
Çıvgınlarla savruldukça savruldum.
Sürgünlerim kırıldı, dımdızlak kaldım.
Birer birer döküldü umutlarım.
Kızıl atların toynaklarında kaldı muradım.
Mevsimler birer birer geçip giderken sendeledim ve tefekkür eyledim.
Ben hayret ettikçe malum zamanlara
Zam geliyordu hergün bilinmez anlara.
Uçurumdan düşercesine dökülür boğazımın en derinlerinden mütemadiyen çığlıklar.
Hayretengiz hissiyatla gidiyorum bir muammaya.
Muallakta kalan binbir hayal meyal
beynime basınç pompalarken
ve ser mazi ile fikir karmaşasına düşerken..
Saklı manzaralarda bıraktığım kır çiçekleri
İlk nefes aldığım köyün taş ve toprak evleri
Yürüdüğüm yollarda iğreti yeşillikleri
Selam götürsün benden masumiyete.
Ona tevdi ettim ben kalem, kağıdımı.
Söyle beyaz bir sayfa açsın ruhumun kalbimde.
Sezdirmesin ha! Hal-i pûrmelalimi.
De ki; ilm-û hilim kuşansın, aşk-ı Ezel'e yansın
ve O'na adansın.
Bu hüviyetsizce hengamede akl-ı evvelden
tembih alırsa utansın.
29/01/21
Kayıt Tarihi : 8.9.2022 21:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!