Senin Tanrın ben degilmiydim Barış,
korktuğum her şey çocukluğundaki şefkatsizlikmiş meğer ..
Senin karın olarak dünyaya gelmeyi ya da seni kendim doğurmuş olmayı isteyecek kadar çok seviyorum ..
"Siktir git bu evden",dedi ..
Cevap bulmayı hayal ediyorum
Ağzımda sirke kokusu
Düşümde tüm evren..
Şeytan diyor ki, umudunu yitir
Korkuyorum
Dua ediyorum..
Zayıf bir adamın fiyatı ne olabilir ki?
Hem de böyle bir dünyada..
Bendeki tüm korkuyu alan, beni terk etmeyen nedir ki?
Biliyorum, korkuyorum
Ve;
Günah kokuyorum..
Gerçek acının ne olduğunu anladım ..
Bu yüzden bedenden ötesinin anlamsızlığına acımayı bıraktım ..
Kimseyi sevemiyorduk, ihtiyacımız vardı ama ..
Rakamlar insanları temsil ediyor bu gece, her 1'den sonra 0 .. Kedilerin diş etleri gibi, pembe sonrası siyah .. Kırılgan olmamızı sağlayan her şey, bizi köleleştiriyor ..
O yüzden vajinanız her zaman kuru kalıyor ..
Oje sürerken dudak ısırmıyor musunuz bu gece?
Edebiyatı kadınlara duyulan aşk üzerinden yorumlamak, gökkuşagının o eksik rengini sormaya benziyordu ..
Üzgünüm, okuduğunuz şey kendi açlığınız ..
Ne zaman kayıp oldum böylesine,
Kimsesiz
Ve terk edilmiş..
Bu sessizlik
Kulaklarımı patlatıyor..
Neler gördünüz?
Çürümekte olan bedenimin her bir parçası!
O ilk andan itibaren göç yolunda döllenen çocukluğum,
Neler gördün?
Nasıl büyüttün acının yasını böylesine patlarcasına şah damarında,
Neler gördün?
Bendeki tüm korkuyu alan, beni terk etmeyen nedir ki?
Geceleri kara masallarımla doğmamış çocuklarımı uyuturum , yetişkinleri sevişirken uyandırırdım .. Anlatacaklarım gecenin en çok ağlayan çocuğunun kara yazısı, ellerim hep küçük kalacak, anneme sarılamadan ..
Bay Regl artık sanatçıydı .. Entelektüel olunca kadına olan taciz Kant'ın estetik kuramı gibi gelirdi .. Bazen herkesin benimle sevişmek istediğini bilerek yaşamayı, sahne üzerinde oynamak istiyorum ..
Tüm replikler unutulsun istiyorum,
biliyorum hiç ışık yok ama beni terk eden tüm keşişlerin dediği gibi;
Tanrı en çok şeytanı sever, yoksa bu kadar beddua'yı insan sevdiğine söylemez miydi!
Kimseyle sevişmeyeceğim artık, bu yüzden bıyıklarımı kısaltırken, ped aradığım olmuştur ..Uykularımda Nilgün Marmara ile görüştüm, sevgi berbat dedim ona bu gece, insanları suya atmak gibi dedi .. İçten içe küfürlerimi cinsiyetsiz insanlara aktardım bende ..
Biliyorum, şizofren bir kutsal yemin
Ve;
Kendi küllerinde dirilen Anka kuşunun beni temsil ettiğini bu kez ..
Ne zaman kayıp oldum böylesine,
Hatırlamıyorum
Bu terk edilmişliği ..
Bu sağır sessizlik
Gözlerimi kör edercesine,
Bu karanlık, bu sessizliğin çığlığı
Ölüm kokan bir kalabalığın son vedası gibi ..
'.Bu çağın vebasına kapılmak düşse de ruhuma, hayatımın en güzel yılını mahvetmek istemiyorum .. Beynime zerk edilen tümör, beni yutsa da o boşluğu soluyarak tekrardan yazma hissi bir kaç dakikalığına sürsün diye elimdeki kadeh boğazımdaki kurumuşluğu alsın .. Ölmek adına işlediğim tek cinayetim dökülürken kelimelere, satır satır, hece hece, bu dünya ve bilmediğim yere geçerken ruhum, ıslık çala çala mırıldansın o son perdeyi bu kez ..
Gerekli olan tek şey, yatağın diğer tarafını doldurmak oysa ..
- Münker ve Nekir
- Gökhan Barış Pekşen
- 10032018
Kayıt Tarihi : 24.8.2018 15:31:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)