Mumdan heykelciğe benzetmişlerdi,
Yürek dolusu sevgileri.
Isıyı görünce hani,
Eriyen alevlerle.
Oysa, mum aktığı yerde,
Yeniden biçimlenir,
Hele yürekse
Çözülüp, eridiği yer;
Değişmeyen sadece,
Mumlanan düşünceler.
Görüntü elbette,
Biraz deforme;
Ama Mumya'nın mumu eridiğinde;
Ya'sını tutmak kalır,
Gönüllere sadece..!
H Hikmet Esen
H Hikmet EsenKayıt Tarihi : 28.3.2006 18:10:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hikayesi:
Mumya, sonuçta mum ya..!
![H Hikmet Esen](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/03/28/mumya-3.jpg)
Ya'sını tutmak kalır,
Gönüllere sadece..! !
Evet gönüllere sadece yas kalıyor olmalı.. Başka elden ne gelir ki...
Tebrikler şiire ve yazan yüreğe
Saygımla
Ya'sını tutmak kalır,
Gönüllere sadece..! !
:)
Aman Allah'ım! Heceden anlam... Heceden şiir... Gayet başarılı buldum. Ki böyle düşünmemek elde değil... Zaten mum eridiğinde bambaşka bir biçim aldığı-başka bir yerde...- çok güzel yakalanmış bir nokta, bence... Ve bu düşünceyi sevgi ile birleştirdiğimizde, bunun da ne kadar zekice olduğunu fark ediyor, insan...
Mumyanın mumu eridiğinde Ya'sını tutmak kalır elde öyle mi? mükemmel... zekice... çünkü Ya ve Yas'ın da ilintilendirildiğini göze aldığımızda, zekice dememek elde değil...
Yiten bir sevgi...eriyen mum... belki de mum ve ya birlikteliğini, çif taraflı bir sevgi olarak görmeli... bu durumda sevgi gidince(ki şâir, haklı olarak sevginin sadece gözler önünden kaybolduğunu ama 'dipte, izbede bir yerlerde...' yeniden başka bir surette zuhur edeceğini belirtmiş; yani tam bir yitiş yok...) ne kalıyor öyle ise elde? Başka bir sevgi, bir kere ortada kalıyor. Bir tarafın sevgisi gidince diğer tarafın sevgisi kalıyor... Bu sevgi, sanırım, 'Yaaaa; gör işte... hayat... her zaman beklendiği gibi ilerlemiyor...' gibisinden bir cümleyi çarpıyor suratına, kendine hâiz olanın...
Tabi bu öyle bir 'yaaaaa...' ki YAS'a dönüyor birden... ve yüz üstü bırakılan bir gönül, Mum'un YA'S'ına tutunuyor, tutunmak zorunda kalıyor, yalnız... kendi aydınlığı olan bedenin, yüreğin artık bir başka yerde başkalarına ışık vereceğini düşünemiyor... onunki sadece karanlık... dibine dibine gömülüyor onun... sevgi, gerçekten böyle bir olgu: bitmiyor hiç... ölmüyor... erimiyor... sadece suret ve mekân değiştiriyor... Ölecek olsa; Yaradan olmaz idi...
...
bir de daha da şiirsel olsa idi bu şiir çok daha başarılı olarak değerlendirilebilirdi zannımca... mesela şu cümle çok ortada kalmış; bence şiire çok şey de katmıyor:
Hele eridiği yer yürekse...
sonra noktalama işaretleri... vurgu için kullanalım sadece onları... her yere sokuşturmaya gerek yok... çünkü okurken tıkanmaya yol açıyor... hele de nokta... ve artarda gelen dize sonlarında virgüle hiç gerek yok... alt alta sıralayınca zaten biribiri ardına geldiğini anlıyoruz çünkü şiirde...
neyse...
bu konuda sınırlılık da çok doğru değil... biraz rahat bırakılmalı belki şiir ve şâir...
...
şiiri gerçekten de 'şiir' buldum... o kadar çok 'şiir' yazılıyor ki çünkü 'şiir'in 'ş'sinin kuyruğuna bile tutunamaz...
...
saygı ile kalın hoşça...
FÂtih
TÜM YORUMLAR (4)