Yorgun bir günün ardından gelen geceye
Sığınmış iğreti bir emanetçiyim.
Sarıyor kollarında çaresizliğimi,
Sağıyor ümide benliğimi.
Düş ülkesinin fatihleri gelip,
Ellerinde nasır, alınlar çizgili, yüzde tebessüm,
Kanaat en büyük sermayesi,umut ekmeği
Öyle büyük hesaplar değil dertleri
“azıcık aşım ağrısız başım” kıvamında yani.
Küçük dünyaların büyük kahramanları,
Şairim sen susma!
Sen susarsan,
Bülbül küser gülüne.
Gül kanatsız kalır,
Hüzün çöker dalına…
Çocuk düşlerimdeki masum melek,
Kanatlarında hayallerimi uçurduğum…
Daha vakit umudu yitirmemişti
Gurbetle mülaki olduğum zamanlar
Acıyı, kan olup içine akıtan
Bir çift gözdü ardımda bıraktığım.
Yıl:1921...
Mevsim:zemheriyi büyüten bir beyaz ölüm…
Karakışa tutsak temmuzların Şubat soğuğunda.
Mekan: Tarihin imbiğinden geçmiş medeniyet beşiği Anadolu
Olay: gözü dönmüş yırtıcı yamyamlara karşı verilen var ya da yok olma mücadelesi.
Kahramanlar: Ayakları çarıklı, elleri nasırlı...
Ne o?
Gidiyor musun?
Ruhunda özgürlüğün kavurucu ateşi,
Gönlünde tutsaklığın kahreden esareti
Ufkun koyu mavisinde bırakıp hayallerini,
Dağ yeşili gözlerinden koparıp kır çiçeklerini
Hakk'ın kulu Hakk'ın kulu
Kul hakkını unuttun mu?
Haram helal gözetmeyip,
Çıkınını doldurdun mu?
Hüzün sarmalı vakitler yaşadım yokluğunda,
Bırakıp yalnız koyduğundan bu yana
Avunur dururum hatıralarda
Gece kuytusu gözlerinde
Kaybettiğimden beri yönümü.
İstanbul’u yudumluyorum her seher
Vakit vedaya tutsak zamanların
Soğuk nefesinde ayrılığa hüküm giymiş.
Artık gitmeliyim buralardan,
Hayatın kaldıramadığı yükün,
Yüreğe bindiği andır...
Onun için çekip gitmeliyim bu şehirden
Bir yanım hüzün,
Bir yanım umuttur benim!
Bir yanım dün,
Diğer yanım yarın…
Ben körpecik dimağları nakış nakış işleyen,
Gencecik zihinlere şekil verenim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!