Rükuya eğildim
Erdim huzura
Benzedim dal’a
Secdeye yüz sürdüm
Sen şefkat peygamberi
Özledi insanlık senin şefkatini
Sen yoksun
Gözler ufuklarda seni arıyor nerdesin
Kalpler terk ettiği günden beridir senin yolunu
İçimin yanardağı
Patlamaya hazır volkan
Dağlardaki karları
Eritmeye koşuyor.
Yapayalnız ve derbeder
Şimdi ruhlar büyüyor deryalarca şarkıda
Sevdasını çoğaltır sonsuz bir mutluluğun
Bin bir çiçek raksı var tebessümün güllerde
Çiğdem, yasemin, papatya deruni nağmelerde
Bir rüyada eskiden, hayal bir liman imiş
Kimi aldanıyor
Kimi de kader sanıyordu düşen başları
Kin yağıyordu kalplere….
Unutuluyordu, ne varsa aşk adına
Başka diyarlarda lale kaygılı
Gökyüzüne bakar,bahar dalından
İnce güzellikler mahzun ve yorgun
Kaybolur gecenin karanlığından
İnleyen bir namedir, siner boşluğa
….ve dillerde dua.
Yolun yolum oldu, dilinse dilin,
Bu garip yolunda her daim bilin.
Yeter ki beni de yolunda bilin,
Ateşi aşkınla yandır Sultanım.
Ferhat’a Şirin’sin Mecnun’a Leyla,
Zamanı değildi belki
Belki aşkın bin bir türlü tebessümlerini
Unutmuştum kalbimde
ölümün en güzel tedirginliğini
giyinmişken gözlerinde
tüketmişken düş ertesi şiirlerin imgelerini…
Geçsin günler, haftalar
Aylar mevsimler yıllar
Zaman sanki bir rüzgâr
Ve bir su gibi aksın
Sen gözlerimde bir renk
Gecikmiş umutları
düş sağanaklarına sinen
sokakların ruhuna ekler gibi….
Zamanı değildi belki,
Belki aşkın bin bir renkli tebessümlerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!