Karanlık gecelerin ürkek goncalarında,
Güneş ufka sarmadan geziniyor acılar,
Sevgi pınarlarının çilekeş kucağında,
Bir mum ışığı ile biter derin sancılar.
Matemin soluk yüzü inince karanlıkla,
Yitirir anlamını bilinen kelimeler,
Efsunlu gülüşlerin huzurunu çığlıkla,
Mum ışığı ardında arar durur geceler.
Seher vaktine kadar kalmayınca bir medet,
Solgun yanaklarından sızar yaşlar gecenin,
Bitkin nefesleriyle artık farkında elbet,
Bir mum ışığındaki gizemli bilmecenin.
Devasa karanlığın ürperten ninnileri,
Buz kesen nefesiyle kaçacak gecesinden,
Toparlayıp gidecek bütün yenilgileri,
Mum ışığı ucunun son yorgun gölgesinden.
Güneş var edecek mi kavrulan bedenlerin,
Göz bebeklerindeki sevdaları yeniden,
Yoksa solan umudu huzuru gecelerin,
Bir mum ışığında mı kalacak ebediyen?
(Ankara; 14.04.2007)
İlhan ÇolakoğluKayıt Tarihi : 22.2.2009 19:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çok küçüktüm, yürüyebiliyor, koşabiliyor, arkadaşlarımla oyun oynayabiliyordum fakat okuma yazma bilmiyordum. Okumayı, eski gazetelerden yapılmış kese kağıtlarındaki resimlere bakarak uydurduğum hikayelerle kendimce halledebiliyordum ama yazmayı hiç beceremiyordum. Sonunda okula başlamıştım. Çok istekli ve hırslıydım. Okumayı ve yazmayı hemen öğrenmek istiyordum. Öğretmenimin verdiği ödevleri büyük bir dikkatle ve özenle yapıyordum. Öğretmenim de en çok beni seviyordu. Bir gün okul dönüşü köy yolunda arkadaşlarımla çelik çomak oyununa dalmıştık. Ödevlerim de akşama kalmıştı. Yemekten sonra taş duvardaki idare lambası, hadi artık bugün erken yatacağız, der gibi ışığını kısıyordu. Birden bir korku kapladı içimi. Anneme baktım, yorgun yüzündeki ifadeyi fark ettiğimde bu durumu hiç umursamayışından artık idare lambasına koyacak gazyağımızın kalmadığını anlamıştım. ' Anne! ' diye bağırdım. ' Anne, mum yok mu anne? ' Bir mum, küçücük bir mum da olsa yeterdi. Ben ödevlerimi yapmalıyım. ' Bir mum anne! ' Fakat yoktu... Bir küçücük mum bile yoktu. Uykusuz geçen bir gecenin sabahında annem beni yataktan kaldırmak için çok uğraşmıştı. Okula geç kalıyordum. Üç kilometrelik okul yolunu koşarak gitmek istiyordum ama ayağımdaki arkası yırtık kara lastiklerim buna izin vermiyordu. Koşmaya başladığım zaman ayağımdan çıkıyorlar beni adeta cezalandırıyorlardı. Ama 'Öğretmenim en çok beni seviyordu! '. Sınıfa girdiğimde öğretmenim arkadaşlarımın ödevlerini kontrol ediyordu. Sıra bana gelince, o en çok beni seven öğretmenim, ' Yoksa sen ödevlerini yapmadın mı? ' diye sordu. Uykusuzluktan şişen ve kızaran gözlerimle önüme bakarak hiç bir şey diyemedim. Güpegündüz zifiri karanlıklara düşmüştüm sanki. Bir mum, küçücük bir mum olsaydı keşke akşam. Bir mumun bu kadar önemli olabileceğini hiç dünmemiştim o ana kadar. Karanlıklar, karanlıklar, ne kadar kötüsünüz karanlıklar. Benim bilmediğim daha ne kötülükler gizlidir bu karanlıklarda kimbilir. En azından bir mum ışığı bile olsa nasıl dağılırdı bu karanlıklar kötülükleriyle birlikte. Artık arkadaşlarımla okul yolunda hiç oyun oynamıyordum. Ödevlerimi zamanında ve daha özenle yapıyordum. Aradan aylar geçti çok güzel okuyor ve yazıyordum. Hergün hava kararmadan ödevlerimi zamanında ve daha güzel yapıyor, tekrar tekrar kontrol ediyordum ama bilmiyordum, öğretmenim yine en çok beni mi seviyordu? Yıllar sonra, bir mum ışığı da olsa ne kadar gerekli, ışığın, bilginin, eğitimin ne kadar önemli olduğuna dikkat çekmek istedim.İçimde yer eden o mum ışığı olayı bana bu mum ışığı şiirini yazmada ilham kaynağı olmuştur.
Buz kesen nefesiyle, kaçacak gecesinden,
Toparlayıp gidecek, bütün yenilgileri,
Mum ışığı ucunun, son yorgun gölgesinden.
Değerli hocam; o mum ışığının devasa karanlıkları pür aydınlığa dönüştürmesi dileğiyle şiirinizi ve kaleminizi kutluyorum, selamlar.
Güneş ufka sarmadan, kol geziyor acılar,
Sevgi pınarlarının, çilekeş kucağında,
Bir mum ışığı ile, biter derin sancılar.
Kutlarım güzel bir çalışma kaleminiz tükenmesin.Esen kalın.Saygılar
TÜM YORUMLAR (3)