Bir mum yanıyordu masanın üstünde.
Az da olsa ışıtıyordu etrafı.
Sanki ızdıraba bürünmüş gibi,
Yaşlarla doluyordu dört bir yanı.
Donuklaşan karın yağmurla kaybolduğu gibi,
Ateşiyle eriyip tükeniyordu.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim