Mültecinin Hikayesi Şiiri - Fatih Kaya 2

Fatih Kaya 2
5

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Mültecinin Hikayesi

Bundan uzun süre önce kaybetti eşini
Unutmaz kızım sana emanet deyişini
Gözü gibi bakardı o sebepten kızına
Bu güne dek katlanmıştı onun her nazına
Tekinde değildi artık sessizdi sokaklar
Buralarda rafa kaldırılmıştı tüm haklar
Parsel parsel bölünmüş şehirdeki topraklar
Çekilmiş gönderlere renksiz ruhsuz bayraklar

Bir gün ansızın büyük bir patlama duyuldu
Yıllardır yaşadığı güzel şehir vuruldu
Yayılı verdi dedi kodular dilden dile
Başlamıştı planlanan yalan, hain hile
Falanca ordu gelecek diye filan güne
İnsanlar başladı kendi kendini sürgüne
Para ve eşya ne bulursa alıp yanına
Bu kenti bırakıp yelken açtılar yarına
Kerimesi ve kendisi iki mülteci ruh
Şehir şehir gezdiler heryer bir garip güruh
Yeni bir konak arasalarda bu konakta
Artık kalmamış imkan bir yerde tutunmakta
İşte yok aşta yok güven zaten hak getire
Yanındaki parayı kaç gün nasıl yetire

Kaçtıkça bombalardan peşlerinden koştular
Kaçtıkça biraz daha köşeye sıkıştılar
Bir çıkış lazımdı bu karanlıktan bir kapı
İnsanları güvende tutacak bir alt yapı
Belkide gitmek gerekti başka bir ülkeye
Hicret etmek gerekti daha modern ilkeye
İşte aşta bolcaymış misafir pervermişler
Arkdaşaları oradan haber göndermişler
Uzunca baktıktan sonra gül yüzlü kızına
Bir süre ayrılmalıyız dedi vatanına
Sınıra yaklaştıkça dahada sarsılmıştı
Vatanını terk etmek onu ondan almıştı
Kendi çıkarı değil gül yüzlü kızı için
Yeni umut lazımdı yansada için için
Kayıtlar prosedürler ve daha nicesi
Anlaşılmaz olmuştu ne soluğu ne sesi
Dahada yabancıydı kalmamıştı kimsesi

Bir çadır bir kaç battaniye ve sıcak yemek
Günlerdir uyunmayan rahatça uyku demek
Kendisi gibiler için bir kamptı burası
Herkesin gönlünde var mültecilik yarası
Yaşamak için ne lazımsa bu kampta vardı
Yinede gönüllere bir kafes kadar dardı
Arttıkça zaman içini bir sıkıntı sardı
Bu garip misafirlik hangi güne kadardı
Biteceği yoktu ülkesindeki bu halin
Ne olacağını düşünüp durdu ahvalin
Mutluydu güzel kızı onu boğan bu kampta
Hergün arkadaşlarıyla oynuyordu parkta
Hem okulda vardı okulada gidiyordu
Burada çıkan yemekleride seviyordu
Pekiya yarını geleceği ne olacak
Belkide ölenedek bu ülkede kalacak
Diyorduki komşular bu kamptan çıkmalıydı
Gençti gidip büyük şehre bir iş tutmalıydı
Kendisi değil kızı için çalışmalıydı
Toplanıp bir kaç kişi kaçtılar büyük şehre
Küçük bir derecikten atılmış oldu nehre

Uzun bir vakit ne kalacak yer ne iş buldu
Öyleki her gün aramaktan artık yoruldu
Mesleğini geçmişti ne iş olsa yapardı
Bir iş buldu sonunda kalacak yerde vardı
Evin bodrum katında on beş mülteciydiler
Sabaha dek çalışan bir avuç işçiydiler
Onca saat çalışıp çok az para alıyor
Gelir gelmez eve hemen uykuya dalıyor
Günler girmiş sıraya hızlı hızlı geçiyor
Buraya gelirken ne ummuştu ne bulmuştu
Beğenmediği kampı şimdi özler olmuştu
Hani ya kızına bir gelecek kuracaktı
Yok bu iş buralarda kesin olmayacaktı
Kurtulup buralardan atlayıp vasıtaya
Bir şekilde ulaşmalıydılar avrupaya
Orada insanlar mutlu hayat medeniydi
Galiba tekrar başlana bilecek tek yerdi

Arkadaşı söyledi botla gidiliyormuş
Gitmek için falan miktar para yetiyormuş
Biraz daha çalışıp parayı tamam etti
Hiç bekleyemezdi bu şehir canına yetti
Falanca günde filan sahil kasabasında
Olacaklardı bir geminin kamarasında

Yalandı gele gele küçücük bir bot geldi
Kırk beş kişiye hemen çabucak binin dendi
Bağıra çağıra güverteye dizildiler
Saatler sonra birer avrupalı idiler
Hayaller büyüktü farklıydı çeşit çeşitti
Az sonra gemi gürültüyle hareket etti
Yavaşta olsa uzaklaştılar kıyıdan
Eser kalmamıştı hiç şehrin ışıklarından
Bir insanlar bir bot birde karanlık kalmıştı
Aniden soğuk esen bir rüzgar başlamıştı
Rüzgar uyuyan denizide uyandırmıştı
Bot sanmış olacak ki denizi uyandıran
Artık daha artmıştı dalgalar bota vuran
Kızını ve bir demiri tüm gücüyle tuttu
Böyle basit tuzağı nasıl olduda yuttu
Dualar ve çığlıklar kapladı gök kubbeyi
Kaybetmişlerdi artık metanet denen şeyi
Ağır gelmişti bota taşıdığı umutlar
Suyun bağrına düşmüştü çaresiz vücutlar

O gece yolculukta olmadı geri dönen
O gece kaç ocaktı suyun bağrında sönen
Onlarki bu konakta bir konak bulamadı
Diyar diyar gezsede huzura varamadı
Bu vefasız diyardan öyle bir göçtüler ki
Doğmamış öyle biri yaşamamıştı sanki
O gece bedenleri deniz onlardan aldı
Geride ne bir isim ne mezar taşı kaldı

Ey cicada bu durum seni düşürür gama
Gözünden yaş boşanır hergün ağlarsın ama
Onlar cenneten mülteci birer ruh idiler
Mültecilik bitti tekrar cennete döndüler

Fatih Kaya 2
Kayıt Tarihi : 2.6.2017 02:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


2016

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fatih Kaya 2