Kaçmıştı yurdundan bir kere geri dönmesi imkânsızdı.
bir ruh, ranzanın demir parmaklıklarını kırarak.
Koymuştu aklına kendi devrimini,
kaçmıştı artık zembereği okkanın.
bir yürek fırlamıştı göğüs kafesini yırtarak.
Ne olacaksa olsundu.
Utangaç teninde titreyen sevgilinin, gül göğsünde uyuyacaktı.
Birkaç saatliğine cehennemi unutarak.
Sonra sıcak bir sabaha uyanacaktı Mamak’ ta…
Sokak köpeklerinin sesleriyle karışacaktı sevgilinin nefesine…
Korkacaktı sevgilinin ince bedeni.
Kendini hissettirecekti biraz daha sokularak.
Sonra karanlığa selam eden bir çift pencerede olacaktı sevgilinin gözleri
Sonuna dek berekete açılacak.
Gönenine doymuş.
Bereketli.
İdanın eteklerinde
Torosların cömertliğinde
Bire bin verecek ve analık edecek tohuma,
Suya…
Açılınca sevgilin bereketli gözleri.
Açılınca gözler…
Mezar...
Sevgili…
Kazar…
Gözler…
Önce Kahverengi…
Sonra yaylarengi…
Ölümrengi…
Mezarda kimse değil.
en masum tarafından bir çocukluk yatar…
En küçükken öldü…
Hayaller…
Açın bakın o gözlerde.
Kardan daha beyaz.
Melekten daha saf…
Her çocuktan daha şen..
Yüzü ölürken bile gülümseyen…
Bir Çocuk(luk) yatar.
Açın o gözleri bir bakın…
İçindeki çocuk hala köpek sesinde.
Hafifçe yerinden sıçrar.
Kayıt Tarihi : 27.10.2010 08:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!