Felsefeyle avunan, mahkûm olur evhama!
Kalbi hasret huzura, beyni muhtaç ışığa!
Çıkmaz yolda saliktir, abonedir her gama!
Âşık olmuş fenaya, gider mevhum maşuka!
Kâinata baktıkça, ödü patlar korkudan,
Dehşet alır fezadan, zira gafil o “HU”dan!
Tesadüfe hamleder, yâda verir doğaya,
Bilmez ruhi huzuru, mahrum kalbi huşudan!
Her olaydan ürker o,bilmez dizgin kimdedir!
Bilmez hâkim hak yalnız, çünki bunlar dindedir.
Hasım bilir her şeyi, sanır hayat bir cidal!
Zannederki felahı, falcı(!) ile cindedir!
Bilmez harfi manayı, sırf isimde takılır,
Müsebbibi tanımaz, sebeplerde dökülür!
Vesileyi aşamaz, helak olur zahirde,
Ona meçhul manalar, harf içinde saklıdır.
Yaratılış hikmeti, bir muamma adeta!
Her tahmini yanlıştır, her tespiti bir hata!
“Yemek yatmak eğlenmek”,ona göre tek gaye.
Sormaz hakim olana, danışır gafil zata!
Daim titrer ölümden, sanır onu bir yokluk!
Onu unutmak için, sarhoş gezer o çokluk!
Yoktan yaratan kudret, bilmez kadir her şeye!
Aç bırakmış vicdanı, bilmiyor ruhi tokluk!
Hayat ona bir zından, ruhu daim azapta!
Bilmez büyük hesabı, aklı küçük hesapta!
Nokta gibi lezzete, virgül olup eğilir,
Koymuş ballar balını, pekmezlere adapte!
Felsefenin marazı, kalbi sakam kılmıştır.
Ona tabi olanlar, yaşamadan ölmüştür.
Vahye tabi olanlar, manen cennet içredir,
Onlar gerçek huzuru, hak kitapta bulmuştur!
Kayıt Tarihi : 22.4.2007 15:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!