MUKADDİME
Rüyalarımı kuşatan sınırların var,
ve beni senden uzaklaştıran sanrıların.
Eğer aşk aşılmaz bir kavram ise, divanında tanrıların, hiç boşuna uğraşma,artık gebe kalmasın bize dair yarınların.
Sen düş keyfine sefasına bu dünyanın
Ben ikimiz içinde olsa bağrıma taş başar geçerim içinden o sönmeyen yangınların.
Sen sana hep yük olduğumu düşündün
ve hâlâ...
Doğrudur hâlâ diyorum çünkü içinde kalan o son sevgi kırıntılarından bihaber değilim kendime dair.
Bütün kuvvetimle bütün özlemimle bütün hasretimle yüklensem de
aşamıyorum bazı şeyleri anla.
Herşey yerli yerinde oysa
benden başka.
Bin parçaya böldüğün ben, dağılmışım sereserpe, toplanamıyorum bu da ayrı bir muamma.
Akşamlar bir garip bu aralar
Ne sesimi duyan var ne de duyuran
Ne beni kendin de var eden var ne de unutan ve görüyorsun ki ben
unutamıyorum.
Gece usulca bir mum gibi erimekte
Sabır makâmı da kaldı işte çok gerilerde. eğer ben de olsaydın,sen de olduğum kadar,olasılık hesapları çözülür dü bir şekilde,biter di bu karmaşa bu keşmekeş.
Ruhuma dokunabilecek cesaretin olsay dı eğer, beni kafandaki kalıba göre değil de sadece ben olduğum için kabullenseydin,
Kapılmasaydın başka evlerin ışıklarına, dönüp burnunun dibine baksaydın,
Gergisi yüksek bir yay olmazdım seninle.
Bağrımı bir ok gibi delen bakışların bizi değil de bu yalnızlığı vurur du usta bir kemankeş gibi.
Seni suçlamıyorum hâşâ ne haddime
Bu sadece ölmüş bir aşk serencamının mukaddimesidir belkide içimden taşan.
Ve görüyorsun ki sen de
Dünya bütün renklerini yitirmiş sevdiğim.
Artık yeniden dirilip mahşere yürümek lazım kaygısız ve korkusuz hesap vermek adına, oysa ilk soruyu soracak olan tanrı haklı olarak diyecek ki
"Seni yaratan ben dururken,sen nasıl olur da taparsın bu kadına"
Bir kıvılcım istiyorum tek bir kıvılcım,bu soğuk ve renksiz dünyayı ateşe vermek pahasına
Bir son ne kadar olmaması gibiyse o kadar oldu sevdiğim.
Yaşarken birbirimizi,artabilirdik ve dikilebilirdik bütün haksızlıklara karşı adaletin burçlarına,ama biz yani ikimiz bile bile yok olmayı seçtik.
Yüreğimin sargılarından hüzün akıyor yine.
Belli ki mayası tutmamış gecenin ve
kapanmamış göğsümde açılan hiç bir yara.
Bu sabah hüzünden yağmurlar yağıyor uzerimize bu şehirde.
Ben geride kaldım ve zaten bu kadardım.
Tanrım bu kaçıncı kıyamet
Sâlası okunmuş ve namazı kılınmış yitik bir hikayeyim artık bu soğuk musalla da.
Sen bu yola artık bensiz devam et.
Hoşçakal varsa hakkını helal et...
Sefa ÇELİK
Sefa ÇelikKayıt Tarihi : 29.4.2024 13:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!