Ey koca şehr-i İstanbul.
Aklımda sen… Fikrimde sen…
Nasıl özlemişim seni bir bilsen…
Yalnızlığım da sen çokluğum da…
Sevdam da sen ihanetim de…
Haliç’te gerilmiş zincir gibi çatıktır kaşların
Üsküdar gibi naiftir meydanların
Edirnekapı’dan batarken ışığın
Mihrimah’tan çıkan selam koca Sinan’ın
Emirgan’da laleler
Gülhane’de cevizler
Kavak ağaçlarında saklıdır bülbüller
Bir yanı Vefa da olsa
Arkada yatıyor ölüler
Çıktım Süleymaniye’ye doydum tadına cananın
İndim yattım bağrına Ayasofya’nın
Sultanahmet’te uyudum…
Dikili taşlarda uyandım…
Kendisi gibi kalabalık köprüsü Galata’nın
Eminönü’nde bakılmazsa tadına olur mu balıkların
Karaköy’den vapurlar köpürtmezse suları
O zaman olur mu onun adı İstanbul’un boğazı
Çengelköy’de gitsin mideye sıcacık çayı
Koy kahvaltına kapıda diplomalı hıyarcı
Bak karşıdan bağırıyor çöpçülerin kralı
Merak etmesin kamyon yolda, getiriyor bekçilerin kralı
Güneşten selam var göz kırptı çamlıcadan
İnciden selam var döküyor çikolatayı Beyoğlu’ndan
Yeni yiğitler yürüyor Harem otogarından
Meymenetleri var merak etmeyin kefilleri yürüyor yanlarından
Ortaköy… Ortaköy…
Ortada mısın bilmem
Manzaranı başkasına değişmem
Sen de naz yapma biliyoruz geliyor güzelliğin maziden
Kaptım simidi güneş kahkahayla tepeden
Gülme! Benim mabedim olmaz başkası Kız Kulesi’nden
Kolalı gömleğiyle ne güzel görünür delikanlı, yarinin gözünden
Filintalar Üsküdar’dan yürürken
Aha mendilin biri düştü toprak yeşillendi aniden
Misinalar bekliyor avını kız yârini beklerken
Ok yaydan çıktı mendil düşerken eldivenden
Koş yetiş! Yaşlar süzülmeden gözlerinden
Kadı, köyünden namını saldı
Her yer hazır olda
Padişah da izliyor gözler yenikapıda
Bakalım kadıdan yeni haber var mı?
İskeleye yanaştı üstü tozlu bir gemi
Bakılırsa kaptanı bayağı kuvvetli
Geçmiş belli ki Süveyş’i Kızıl Deniz’i
Heybesi de bereketli belli ki
Piyer Loti tepeden yine bağırıyor
“Alın çayınızı inin aşağı!”
Eyüp Sultan alt tarafta keşmekeşe gülümsüyor
Piyer yine sahnede “Bu tepe ben ve yoldaşlarımın kayığı!”
İstanbul bir rumun ağzında Stan Polis
Kapıda asker “Dur bre meymenetsiz!”
Kahkaha yine yükseldi tepeden
Ama bu sefer Süleymaniye’den
Hekimoğlu zeybeğinde yine her şeyden habersiz
Üsküdar’a giderken alan yağmur çilesiz
Gözler süzülmüş Beyoğlu’nda geceden belli fersiz
Tuna sınırdan ötede aklı fikri durmaz Fatih’siz
Kız Kulesi… Kız Kulesi…
İstanbul ver bana mabedimi
Gerisi olsun istediğin gibi
Kirletmesin kendini bilmezler
Oturup izleyeyim
Müjganında yatayım eskisi gibi…
Kayıt Tarihi : 14.5.2022 00:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Vahdet Nazlı](https://www.antoloji.com/i/siir/2022/05/14/mujgani-hareli-sevdigim.jpg)
beğeni ile okudum
DOĞUM GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
TÜM YORUMLAR (1)