Müjgan Okları - Garib Çoban

Engin Demirci
941

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

Müjgan Okları - Garib Çoban

Müjgan Okları - Garib Çoban

Bir gün herkesin yerinin doldurulamayacağını anlayacaksınız.
Sonra nasıl ve neden olduğunu bilmeden.
İstemeden en sevdiğim renk oluyorsun.
Ben sonbaharım, sen Eylül.

Her etkinliğini de, paylaşma-san-al-or-tam-da.
Bizim de bir imajımız var sosyal medyada; görünür olmazsam yok olurum sonra.
Ölü ölmüş diye salâmız verilir.
Yaşayan ve tekrar eden insanları seviyorum.
Sosyal medya, ego-kişi hâli için
biriktirdiklerini sakladığı, bulut depolama ortamı sadece.

Bazen ben de her sabah taktığım bir korse gibi hissediyorum aslında.
Rüzgarda sallanan bir çiçek gibi.
O zarafetle dans ediyor mevsim.
Kalbi saf kalıyor o yarin ,dünyanın d/okunamadığı bir yerimde.
Sosyal imajının, sessiz korsesinde dar-alırsın.
Ama ne yapayım bu da lazım, bu da.
Benlik imajının, her yeni gereksinimi.
Daha da daraltıyor seni.
Her gün yeni ve zorlu bir dilek, bu böyle gidecek.

Çünkü bu yolun sonundaki isim El-Kahhar yönü herkesi hatta bir öğretmen olarak kendisini bile yok etmek zorunda.
Bu, tüm öğretiyi, öğretmenleri ve söylenebilecek ne varsa tüm öğretiyi yok etmektir.
Çocukluğundan aldığı yaraları put olmuş olanlar kimin hayatını yaşıyor?..
Bu eleştiri ya da alaycı olmak değil.
Geriye hiçbir şey bırakılamaz, kuşların gökte ayak izi bulunmaz.

Seni içtenlikle sevmek bu çılgın dünyada hâlâ en güzel çılgınlık.
Sabah çiyi gibi, saf bir kalp parlar şems vakti.
Teheccüt vakti, her d/okunmamız filizlenen bir tohum bırakır.
Doğan güneşin altında kutsanmış kabul olmuş dua gibi.
Heyecanın engin göğünde, görülmemiş bir dünya sizi bekliyor.
Senin baktığına herkes bakar.
Ama senin onda görebildiğini herkes göremez.

Hâlâ nefes alabiliyorken unutma!..
O korseye duyulan ihtiyaç bir illüzyon
Bunların hepsi sadece zihinden bir oyun
Olmazsa olmaz diye giyindiğini soyun.
Özgürsün!..
Sahnede görünenlere gerçeği unutturdu ki oyun sahnelenirken kendisi tüm zevklere büsbütün varabilsin.
Düşüncenin dille ifade edilmesi gibi, arzu da okşamayla ifade edilir.
Duygular, durumlar, haller, her defasında kendini yeniymiş gibi hissettirsin diye değil mi?..

Aşk her şeyin içinde sessizce ve derinden var olur.
Vallahu alem bi-muradihi.
Ama öyle bir zevki var.
Zira sizin bahsettiğiniz denkleme göre her şeye muktedir olan ve öncesi ya da sonrası olmayan, bütün duygu/durum/hallerin yaratıcısı ve taşıyıcısı olan yüce Allah, dünya sahnesindeki illüzyonlarıyla kendi gücünü müşahede etme zevkine varıyorsa, dünya illüzyonundaki oyuncaların bu hakikati unutması ve şuan olduğu gibi yanılsama halinde olmaları gerekir.

Ey gönül, sırf oyun olsun diye bir sualim olacak.
Kendini gerçekleştirme perspektifinden bakıldığında.
Kendini gerçekleştirmiş bir ermişin diğer ermişlerin yol-gidişini eleştirmeyeceği açık değil mi?..

Karşılıksız verdiğimiz sevginin, ahiretlik hissettiğimiz mutluluğun sonucuyuz.
Dualarla teheccüt vakti ruhları dönüştürüyoruz, şem vakti kalpleri besliyoruz, dünyalık putları kırıyor, gölgeleri, uzaklaştırıyoruz.
Gerçekten sevdiğimizde ve derinlerde hissettiğimizde olan budur.
Kim söylüyor bunu?..
Bu sadece bir fikir ama tanıdığım her öğretmen diğer öğretmenleri eleştiriyor.
Evet, öyle olmalı.
Bana yol gösterdiği için ışığı seveceğim.
Ama bana yıldızları gösterdiği için karanlığa da katlanacağım.
Bunu biraz açıklayabilir misin?..
Neden böyle olmak zorunda?..

Parlak bir zihnin mahsülü, parlak cümleler görünüyor.
Oysa zihnin birlik zevkinden nasibi yok, azabı çoktur.
Zarafet rüzgarda akar.
Geriye kalan tek gerçeği kucaklayan saf düşünceler göğe yükselir.
Hiçbir şeyden memnun olmayan, her şeye sahiptir.

Muhteşem insanlar umutsuz koşullardan doğarlar.
Yani oyunculara mahlûk ve oyun kurana hâlık.
Ayrı bir varlık verildiği sürece suyun düğümü çözülmez.

Karşılıksız seven insanın, en hoş olanıdır.
Ve taze demlenmiş kahve gibi kokuyor.
Hayatı görmezden gelmenin yolunu öğretirler bir kabir başında tanışırsınız.
Bir insanın bana verebileceği her şey arasında huzuru hissetmeyi tercih ederim.
Keşke seni her düşündüğümde sana sarılabilsem dersiniz.
Bir çizgi çizip, buraya kadar yazan gönlü cesurdur.
Bana bakma, sadece ruhunu seven ender insanlardan biriyim.

Bize muhabbet bahrinde yüzmek düştü.
Fakat arkana bakma!..
Kimin geldiği önemli değil.
Kimsesi olmayan bir garibim.
Kimin gelmediği de.
İnsan ne kadar kötü şeyler yaşarsa yaşasın iyi kalmak, iyi olmak bir tercihtir.
Ve ne olursa olsun işin sonunda iyiler kazanacak.

Giderken, seni seviyorum da her zaman bir beni sev vardır.
Hiç kimseyi tam olarak tanıyamazsınız.
Ama bazen onlara güvenip güvenmemeye karar verirsiniz.
Söz makas gibidir!..
Aklını kaybetmek için mükemmel bir yer mi?..
İnsan hiçbir şeyle gelir, her şeyin peşine düşer, hiçbir şeyle geri gider.
Doğru yerde kaftan, yanlış yerde kefen biçtirir insana.
İnsan, sahip olduklarının nankörüdür.
Kişinin içinde gönül denilen derya yoksa!..
Sadece kuru bir nefesten ibarettir dünya.

Hüzünlü insan, saklı bir inci mahsur bir bestede.
Gülmek güneştir; insanın yüzünden kışı kovar.
Ve karşılıksız sevgiyle korunan bir sırdır.
Ancak, onun gibi olan tanır ve değerini bilir.
Bütün mesele üslubu bulmakta, düşünce sonradan gelir.
Gönlün sevdiği, vücuda şifâdır.
Yağmur yağarken, tam anladım sanırsın, suyu tuttum işte dersin kayar gider elinden vesselâm.
(Y.ed - Dünya Bir Hiçtir Bizde Hiçleriz Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 26.9.2024 16:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Tanıştığınız herkes, hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir savaş veriyor. Nazik olun, daima!.. (Platon)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Aşkta bir savaştır, zaten...
    Galibi, "sevdiğindir"

    Sevildiğinden emin değilsin ya,
    "Kaybeden de" senin olabildiğin...

    Elinden kayıp gittiğinde anlarsın durumu
    Yenildiğini ama...

    Çaresizliktir, geride kalan...

    Tebrikler Engin Bey.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)