Ve baktım.
Ve şehrayinli gece lalelerinde
Dokundu lain halıları nifak mescitlerinin.
Ve ezildi matta ve yuhanna ve markos ve luka
Biri bir koca görür rüyasında:
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
Devamını Oku
Yüz lira maaşlı kibar bir adam.
Evlenir, sedire taşınırlar.
Mektuplar gelir adreslerine:
$en Yuva Apartmanı, bodrum kati.
Kutu gibi bir dairede otururlar.
çok güzel bir şiir. Verilen değerin hakkında
gönül gözü ile hayatı elekleyip iman zerreciklerini şiire serpmiş şair. huzur sunmuş gönüllere. inanmak güzeldir.
Şairin manevi yolculuğunun dışavurumu olarak okudum bu metni. (Sanıyorum şairin “Nisyan Rapsodisi” kitabından alıntıdır.)
Okurken metafizik bir yaklaşımla karşılaştım. Günvar, kültürel ve dinî tarihte olduğu kadar dil evreninde de bir gezintiye çıkmış. Kadim zamanlara yaptığı göndermelerden ve o zaman uygun dilden anlıyoruz bunu. Kâh dipteki derin dalgalarla boğuşmuş, kâh kendi evreninin uç boylarında dolaşmış. Ama bunu abartısız bir üslupla ve şiirin dengesini koruyarak gerçekleştirmiş. Yalnızca bir şair gözünün görüp de kalbine mühürlediklerini sessizce fısıldamış kulağımıza…
Emek var, bilgi ve birikim var, duygu var.
Ben şiiri beğendim. Teşekkürlerimle…
İman edip vaftiz olmuş bir müselman şiiri gibi geldi bana.
Biraz karışık tabi. 'Dokundu lain halıları nifak mescitlerinin. ' sözlerinden sonra, yeni ahitin ezilen ilk dördü. Sonra silinip YEDİ günde yeniden yazılmak (yaratılmış) olmak gibi havalar esiyor şiirde.
Türkiye toprakları tarih sayfalarının yazılımına sahne olmuş değerli topraklardır. İzmir'in Selçuk ilçesine gittiğimizde, bir alanda İsa Bey Camii ve ST. JOHN KİLİSESİnin koyun koyuna yattığını görürüz. Biz, bu toprakların çocukları birbirimizi sindiremedikçe kafamız karışmaya devam edecek. Bu ilçenin Şirince adlı bir köyü var ki arkadaşlar kesinlikle görülmeye değer.
Sonuç olarak: Atalarımızın 'Bir musibet bin nasihatten yeğdir.' demelerinin haklı bir sebebi bu kötü şiir. Beni düşündürttü.
Saygılar,
Ali GÜNVAR’ın söyleşisinden alıntı;
“salt şairlik çok büyük riskler taşır. Kişiyi ya medya tarafından aşırı büyütülmüş isimlerin arkasında kalan hamlıklara mahkûm eder ya da bir türlü oluşamamanın getirdiği şizofren cezbelere… Ali GÜNVAR”
…bu alıntı çok çok doğru konuşuyor.
“Ben de bazılarına yol/iz sordum elbette ama onların tariflerini kendi süzgeçlerimden geçirmeden uygulamadım. Yol sorduklarım arasında aklıma geliveren isimlerden Hz. Mevlana, Yunus Emre, Nabi, Niyazi Mısrî, Baki, Şeyh Galip, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Cenap Şahabettin, Taşlıcalı Yahya, Hilmi Yavuz, Shakespeare, John Done, Ezra Pound, T. S. Eliot, Verlaine, Baudelaire, Hulusi Özoklav, Osman Hakan A., Vural Bahadır Bayrıl, Şavkar Altınel’i zikredebilirim ama daha önce de söylediğim gibi bu isimleri ustalarım olarak değil yol ve iz sorduğum isimler olarak saymaktayım.Ali GÜNVAR”
…ustalarım diyememek bana göre yanlış. Hem “yol yordam soracaksın hem ustam diyemeyeceksin” bu yukarıda birinci parağraftaki düşünceye aykırılık taşır.
…şimdi eleştireceğim lakin bu sizin müspet olmadığınız anlamına gelmez. Şahsiyetli bir kişiliğniz var ama şairlik başka bir şey biz bu cepheden bakıp MR’ınızı çekeceğiz.
…evet başlayalım;
…ben öyle bir şey çizeyim ki gelişi güzel olsun ama bakanlar “bu adam boş bir adam değil ki niye böyle anlamsız çizimler yapsın” çok derin yazmış biz DİBİNİ göremedik diye düşünsünler.
…ve ve ve “ve demekten” az kalsın kuzuya döndüm ve başladım;
Sen bir koyun olsan bende bir kuzu, bir kuzu
Sen döndükçe ardın sıra melesem aman aman melesem ama aman.
Kanayat ihanetlerinin ölgün şafağında.
…bu kanayat kaf dağında bir tepenin adı olsa gerek.
Lakin yedinci günün esrik ışıklarında
Artık salınan ben değildim
…peki sen değilsen o zaman kimin olduğunu senden başkası bilemez. Açıkla lütfen.
…ya işte böyle ŞİİR yazmak MİMARLIK yapmaya benzemiyormuş. Yine de bizlere bu fırsatı verdiğiniz için sizi kutlar başarılar dilerim.
Sayfaya anlamlı güzel bir şiir düşmüş.
Bu şiir ile ilgili 16 tane yorum bulunmakta