yaralı iki cümlenin aksaklığa dönmesiyle döküldüm çöle
annemin beni attığı bir çukurdayım
kaburgamda zamansiz bir çağ keşfettim
yağmurun hışmına uğramadan
geçmeyin yanımdan
gercek adımda bir yığın imla hatası
olmakla olmamak arasında siyah bir halkada
dönüp duran
o iki kapılı salya, aynı fısıltıyla
doluyor suya
bütün insanlık sırtlan bir gülüşüyle
itiyor beni
yüzüme kimsesizliğin en kırsal haritasını çiziyor zaman
şimdi bir yer bulmalıyım...güncel bir çiçek
parlak bir cam izi, amazon yağmur ormanlarında
kırmızı güller olağanüstü
halbuki, korkuyu sırtıma yükleyip
bütün küfürlü ellerden
doğan çocukları ezberleyen bir dil bilmek istemiyorum artık
istemiyorum kuşları kanatsız görmek
neden
neden
çözülmüyor dilimdeki mühür
bedenim küçülup kılcal damarlarımı ikiye
bölen bu sis
bir şelalede boğulsun istiyorum
ve içime gömdüğüm bu hınca hınç acı
kahverengi bir leke gibi
göğsüme yapışıp kalıyor
kendimi bulamıyorum
*
Üsküdar da bir sabah
bir sabah İstanbul'da
Istanbul gibi olsam
geriye dönmek ne zor
Ozge Ozgen 3
Kayıt Tarihi : 3.11.2023 03:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!