İbiş, müthiş adam halkın dilinde,
Her dönem muhtarmış, köyün birinde.
Murtiçi civarı, Derbent belinde,
Yuttular İbiş’i sabah köründe.
Sanki bir huriymiş, İbiş karısı,
Ne bedel ödense etmez yarısı,
İbiş baş belamız, geldi sırası,
Öldürene verin mapis parası.
İbiş’i halledip, şerbet içelim,
‘Daşdan düştü’ deyip, ağıt yakalım,
Muhtarlığı O’ndan bizler alalım,
Karısı dul kalır, keyif çatalım.
‘Devret Boğazı’na götürsek eğer;
İbiş, çok odun var; gel bizle, değer’.
Odun bahanesi duzakmış meğer;
Sal daşı başına; keskin ve ağar.
İbiş’i attılar, gaya başından,
İbişse yalvarır; ‘etmen eşimden,
Alın muhtarlığı, geçtim işimden,
Gıymayın canıma, gedin peşimden’.
Atılan daşlardan ölmemiş İbiş,
Neden gebermedi, bu nasıl bir iş,
Köyü Erenyaka, nahiye Geriş,
Olmaz artık muhtar, rahat ol, çalış.
O talihsiz yer ki ‘İbiş Attığı’,
Mezarı meçhuldür medfun yattığı,
Artık devri geçti, hüküm sürdüğü,
Çekti cezasını, bize ettiği.
Yenge bir şerbet yap, soyuk, içelim,
İçimiz yanıyor, sana açalım,
Şerbeti içip de hemen gaçalım,
Kaput varsa getir, kefin biçelim.
Bu gün bir başkaydı, yorulduk öldük,
İbiş gelemedi, biz erken döndük,
İbiş’in halına ağladık, güldük,
Ne güçlü kocan var, şaşırdık galdık.
Mahkeme kurulur, şahit bulunmaz.
Ağızlar mühürlü, katil bilinmez.
Sözü bir etmişler, sorun çözülmez,
Kadı naçar kalır, hüküm verilmez.
İbiş’in karısı verince beyan,
Şerbet isteyenler katildir, ayan,
Mapis damlarında işkence beğen,
Bülbül olur öter, dayağı yeyen.
Tarihte bir zaman, kaç nesil önce,
Muhtarlık sevdası hazin ve ince,
Şaşkın sanık itirafçı olunca,
Kadı kızar, konuşma der ‘yavanca’.
Hasan Özçelik 2
Kayıt Tarihi : 2.7.2020 13:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Tahminen 1850-1875’li yıllar. Akseki, Erenyaka köyünde ‘İbiş’ isimli babayiğit ve kâmil bir insan muhtardır. Senelerce muhtarlık İbişle yürütülür. Halk memnundur, devlet memnundur. Ancak bazı asalaklar gidişattan rahatsızdır. Bir plan kurarlar. İbiş’i öldürelim, muhtar olamasın, yurdu yuvası dağılsın, güzel hanımı da dul kalıp elimize düşsün… Köyün eli kanlısı birkaç erkek ‘Selahattin Derbendi’ denilen boğazda iyi odun var (evin yakacak ihtiyacı) diye İbiş’i kandırırlar ve gitmeye zorlarlar. Birlikte sabahın erken saatlerinde odun toplamaya giderler. Odunun bol olduğu yer bahanesiyle İbiş’i yüksek bir kayaya çıkarıp uçurumdan kuvvetlice iterler. İbiş, kurtulmak için çırpınır ha çırpınır. Biraz kendini toplar, katillerden bazılarına dersini verir. Bu sefer İbiş’in üstüne yukardan iri taşlar atarlar, üstüne ağır kayalar yığarlar. İbiş, çaresiz, çırpına çırpına oracıkta ölür. Bu arada İbiş neden bunu yaptıklarını sorar; sebebinin muhtarlığından halkın aşırı memnuniyeti olduğunu, kendilerine sıra gelmeyeceğini söylerler. Muhtarlıktan ayrılacağını söyleyip yalvarsa da karar kesindir, İbiş öldürülmeli. Yerel halk, İbiş’i kayadan attıkları uçurum yere ‘İbiş Attığı’ ismini verir. Murtiçi’ne yaklaşık 2 km, sarp kayalık bir yerdir. Katiller topladıkları odunlarını hayvanlarına sarıp evlerine getirirler. Sonra hep birlikte köyde İbiş’in karısına gelirler. ‘Yenge; bu gün işimiz çok zordu, hayli yorulduk, soğuk bir bekmez şerbeti yap da içelim, sonra gaçalım (fazla durmayacağız anlamında) …’ derler. Yani haberi olsun diye hanımına kocasının öldürüldüğüne dair bazı işaretler verirler. Akşama doğru durum anlaşılır. Ama katiller ağzı bir etmişler, ‘olsa olsa biz geldikten sonra kayadan düşüp ölmüştür’ derler. Fakat İbiş’in üstünde taşlar yığılıdır(!) İş mahkemeye gelir. Şüpheliler bulunamaz ya da bulunması istenmez. Dönemin şartları gereği ulaşım ve haberleşme son derecede zayıftır. İbişin karısı ifade verince şüpheliler belirlenir. Karakolda katillere gereken kötek dersi verilir. Kadı efendi duruşmada; olayı söyleyenin cezasını indireceğini belirtir. Sanıklardan birisi itiraf eder ve olay aydınlanır. Diğerleri itirafçıya ‘yavanlanma’ (doğruyu açıkça söyleme) uyarısında bulunur. Günün hukuk kuralları gereği katiller cezalandırılır… İbiş’in karısına da ilişemezler. Hevesleri kursaklarında kalır. Akseki tarafında yaygın bir atasözü bu olayla ortaya çıkmıştır: ‘İbiş’i öldürüp şerbet istemek’; yani suçu işleyip bilmezlikten gelip bir de üstüne mükafat istemek… Ölü için yapılan hayırdan (ölü evinde şerbet veya helva gibi tatlılar vermek adettendir) da nasiplenmek yüzsüzlüğü … Bu elim tarihten sonra yaklaşık 5-6 nesil geçmiştir. Osmanlı arşiv kayıtları incelenip doğru bilgilere ulaşılabilir. Bu elim olay, bir Anadolu hikayesi olarak tarihe geçmiş, millete mal olmuştur. Halktan edinilen bilgilere göre bu şiir kaleme alınmış, mahalli şive ile yazılmıştır. İlgililer ve varisleri hakkında bilgi vermekten kaçınılmıştır.
![Hasan Özçelik 2](https://www.antoloji.com/i/siir/2020/07/02/muhtar-ibis-in-serbeti.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!