29 Mart süreci belki de hiç unutulmayacak… Ülke nüfusumuzun yüzde yetmişleri ‘yüreklerindeki yangınla’ sandığa doğru yol alacaklardı!
Siyasetin o sert ve hırçın tartışmaları nasıl bir anda bıçak gibi kesilmişti! Göksun’un kar, tipi, boran ve üzerinden sisi kalkmayan haşin dağlarında; yürekler sessiz bir çığlığa boğulmuştu! Ağla diyordu, vatan! Ağla diyordu, ‘mahzun yüzlerine’ ağla diyordu!
Vatan coğrafyasında, gönülleri okşayan öylesine ıslak, öylesine metaneli aşılayıcı bir rüzgâr esecekti ki, ‘durun, durun kalabalıklar’ diyecekti!
Alınız diyecekti; ‘akıl bulutlarını’ üzerinize. Alınız, ‘çile heybesini’ sırtınıza. Kum taneleri gibi, serilsin sevdanın önünüze, ışık olup aksın, idrakiniz!
25 Mart 2009 tarihi; öfkenin yerini hasretin aldığı, ihtirasın yağmalandığı, nefretin hüsrana döndüğü, garip tecellilerle bu millete ‘tefekkür dersi’ veren bir farklı zaman dilimiydi!
Muhtaç olduğum gözyaşı’m, ne olur; bütün hicranlarımı içli nağmelerinle yıka!
Med-Cezir halini yaşayan idrakim, Göksun’a gidip geliyordu! Sarp yamaçların üzerinde dimdik duran bir kayanın başında, bir selvi çamın gölgesinde! Bir başka gölgenin uzanmasına izin vermeyen kar, tipi, boran ve aklımızı üç gün boyunca örten o meçhul sis! Bizlere, aczimizin ve çaresizliğimizin dersini veriyor!
Akşam gelse derdin hep; geldi bile Akşam; bak, işte:
Bütün kenti kapkara örtüsüyle sarar karanlık,
Kimine kaygı salmış, kimineyse mut getirmiş de.
Ölümlü kalabalık, dışardaki pis kalabalık
Muhsin Yazıcıoğlu
Bir haber gelsede müjdeler gibi
Çık'san Kar' ın bağrından kardelen gibi
Güller yine kıskansa o gülüşünü
Geceler çok karanlık doğ hilal gibi
Hak'ka emanet etmiştin her bir işini
Gerçekleşmiş görsen artık düş'ünü
Şüphem yok yasladın, peygambere başını
Dostların yolcular, göz yaşlarını
Bitmesin istiyoruz, ümit bitmesin
Dost çağırırda, dost nasıl gitmesin
Dilerim o sevdan bizde bitmesin
Seni çok seviyoruz Başkanım Muhsin (Yazıcıoğlu)
Şadan Yenişafak
Allahın dostları, sevdikleri, sevgilileri paratoner gibidirler
Ümmetin, Milletin, Devletin başına bir bela müsibet geleceği zaman onlar kendi üzerlerine çekerler, yani ümmet için millet için vatan için Allah için din için kurban olurlar, bilirsiniz. sırtlandan, çakaldan kurban olmaz Koç'tan olur onlar bu davanın bu yolun kınalı koçlarıydı ve Hepside Allah için kuban oldular onlar elbetteki Caferi tayyar r.a gibi Allaha kanatlandılar kar kadar beyaz tertemiz yürekleriyle, lakin bizler etten kemikteniz Rabbim zaafımızı isyandan saymasın göz yaşlarımızı rahmetine çevirsin bizleride sevdiklerine yakın eylesin Hepimizin başı sağ olsun ELFATİHA MA SALAVAT
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta