13 Ağustos'ta İstanbul'un Kadıköy semtinde doğdu.
Bir kaç ay o koca şehirde kaldıktan sonra, ailesinin kararıyla Samsun'a yerleştiler, geleceklerini orada gördükleri için..
İlk ve ortaöğrenimini, yerleşmiş oldukları Samsun'un güzide bir ilçesinde, lise öğrenimini ise komşu şehir olan Bafra'da genel niteliği ile kapanmak üzere olan bir meslek lisesinde tahsil etti.
Genel olarak başarılı bir öğrenci olan İŞSEVER, o zamanlarda moda olan 'üniversite öğrenimi için bir kaç yıl dershaneler'de süründükten sonra, bir seçim yapmak zorunda kaldı. Ya iyi bir seçim, ya da seçimlerin en güzelinin sonucunu görmek için vatanî görevi ifâ etmek...
Seçim olarak, askerliği askıya aldı ve ÖSS'ye girdi şansını denemek için. Fakat, burada da bir takım azizliklere uğradı. Girebileceği birçok fakülteye, daha önceki tercihi olan meslek lisesi yüzünden ve buna bağlı olan katsayı adaletsizliği yüzünden, giremedi. Tercihleri 'Yarı burslu 'Kıbrıs' Halkla İlişkiler' veya 'AÖF İşletme' fakültesi idi.
Bir takım sebeplere binâen, AÖF seçmek zorunda kalan İŞSEVER, ders takipsizliği ve İnternet hastalığı yüzünden, öğrenimininde başarılı olamadı ve kaydını dondurarak şansını Askerlik'te denemeye karar verdi.
Şu an bu kararı verdiği için mutlu olan İŞSEVER, Mersin Akdeniz Bölge Komutanlığı'nda Yazıcı Er (KATİP) olarak görev yapmaktadır. Muhtemel terhis tarihi 03 Şubat 2009'dur.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!